07.03.2015, Saat:18:07
NORFUL ARKADAŞIMIZDAN ALINTIDIR.
1.ÜNİTE ÖZET
Yoksulluk eski bir sorun olmasına rağmen göz ardı edilmemesi gereken temel
konu, yoksulluk sorununun özellikle 1980 ve sonrası dönemlerde farklı bir
görünüme ve sonuçlara sahip olmasıdır. Yoksulluk ekonomik politikalarda
liberalleşme veya küreselleşme eğilimlerinin artması ile farklı kesimler
üzerindeki etkisini daha ciddi ve yoğun bir şekilde göstermiştir. Küreselleşme
eğilimi, özellikle insan hak ve özgürlükleri, çoğulcu demokrasi, katılım gibi
“çarpıcı” söylemlerle ortaya çıkmış ancak devletin ekonomik ve sosyal
işlevlerinde bir yıkıma neden olmuştur. Ekonomik işlevleri gittikçe etkisizleşen
devletin sosyal harcamaları da azalmakta ve kamu harcamaları minimize
edilmektedir. Böylelikle devletin sosyal güvenlik, eğitim, sağlık, konut
yatırımları, adalet, sosyal hizmetler gibi sosyal refah hizmetleri de tahribata
uğramakta ve yoksulluk yaygınlaşmaktadır
#Yoksulluk insanlık tarihi kadar eski ve pek çok sosyal sorunla iç içe geçmiştir
Yoksulluk teriminin ilk tanımı, 1901 yılında Seebohm Roventree tarafından
yapılmıştır. Roventree, yoksulluğu; toplam gelirin, biyolojik varlığın devamı için
gerekli olan yiyecek, giyim vb. asgari düzeydeki fiziki ihtiyaçları karşılamaya
yetmemesi şeklinde tanımlamıştır
YOKSULLUK SINIFLANDIRMALARI
Genel olarak yoksulluk, insanların temel gereksinimlerini karşılayamama
durumudur. Bu tanım bizi temel yoksulluk sınıflandırmasına götürmektedir. Bu
sınıflandırmalar ise; mutlak ve göreli yoksulluktur
Mutlak yoksulluk genellikle beslenme, barınma, giyinme gibi insan yaşamı için
gerekli temel gereksinimleri karşılamak için yeterli kaynağa sahip olamama
durumudur. Tanımın insanın biyolojik özelliklerini esas alarak yapılmış olması
ona “mutlaklık” özelliği vermiştir
Göreli yoksulluk (relative poverty) olgusu ise, toplumun ortalama refah
düzeyinin belli bir oranının altında olma durumudur. Göreli yoksulluğu yeme,
içme, giyinme, barınma olanakları kişinin yaşamını sürdürmesine yettiği hâlde,
içinde bulunduğu toplumun alışılagelen genel yaşam düzeyine erişememesi,
gerisinde kalması durumu şeklinde tanımlamak olanaklıdır. Bu kavram bir
ülkenin gelir dağılımı ile yakından ilişkilidir
TÜMÜNÜ AŞAĞIDAN İNDİREBİLİRSİNİZ.
1.ÜNİTE ÖZET
Yoksulluk eski bir sorun olmasına rağmen göz ardı edilmemesi gereken temel
konu, yoksulluk sorununun özellikle 1980 ve sonrası dönemlerde farklı bir
görünüme ve sonuçlara sahip olmasıdır. Yoksulluk ekonomik politikalarda
liberalleşme veya küreselleşme eğilimlerinin artması ile farklı kesimler
üzerindeki etkisini daha ciddi ve yoğun bir şekilde göstermiştir. Küreselleşme
eğilimi, özellikle insan hak ve özgürlükleri, çoğulcu demokrasi, katılım gibi
“çarpıcı” söylemlerle ortaya çıkmış ancak devletin ekonomik ve sosyal
işlevlerinde bir yıkıma neden olmuştur. Ekonomik işlevleri gittikçe etkisizleşen
devletin sosyal harcamaları da azalmakta ve kamu harcamaları minimize
edilmektedir. Böylelikle devletin sosyal güvenlik, eğitim, sağlık, konut
yatırımları, adalet, sosyal hizmetler gibi sosyal refah hizmetleri de tahribata
uğramakta ve yoksulluk yaygınlaşmaktadır
#Yoksulluk insanlık tarihi kadar eski ve pek çok sosyal sorunla iç içe geçmiştir
Yoksulluk teriminin ilk tanımı, 1901 yılında Seebohm Roventree tarafından
yapılmıştır. Roventree, yoksulluğu; toplam gelirin, biyolojik varlığın devamı için
gerekli olan yiyecek, giyim vb. asgari düzeydeki fiziki ihtiyaçları karşılamaya
yetmemesi şeklinde tanımlamıştır
YOKSULLUK SINIFLANDIRMALARI
Genel olarak yoksulluk, insanların temel gereksinimlerini karşılayamama
durumudur. Bu tanım bizi temel yoksulluk sınıflandırmasına götürmektedir. Bu
sınıflandırmalar ise; mutlak ve göreli yoksulluktur
Mutlak yoksulluk genellikle beslenme, barınma, giyinme gibi insan yaşamı için
gerekli temel gereksinimleri karşılamak için yeterli kaynağa sahip olamama
durumudur. Tanımın insanın biyolojik özelliklerini esas alarak yapılmış olması
ona “mutlaklık” özelliği vermiştir
Göreli yoksulluk (relative poverty) olgusu ise, toplumun ortalama refah
düzeyinin belli bir oranının altında olma durumudur. Göreli yoksulluğu yeme,
içme, giyinme, barınma olanakları kişinin yaşamını sürdürmesine yettiği hâlde,
içinde bulunduğu toplumun alışılagelen genel yaşam düzeyine erişememesi,
gerisinde kalması durumu şeklinde tanımlamak olanaklıdır. Bu kavram bir
ülkenin gelir dağılımı ile yakından ilişkilidir
TÜMÜNÜ AŞAĞIDAN İNDİREBİLİRSİNİZ.