Forum Gündemi:


MelisAdalet
#1
TOO/ TOO MANY/ TOO MUCH
“çok/fazla” anlamındadır. Aşağıdaki gibi farklı kullanımları vardır. Sıfat ve
zarflardan önce kullanılır.
İsimlerle:
-We ate too much fruit.

16

-We ate too many oranges.
!! Sayılabilen - Sayılamayan isim ayrımına dikkate ediniz.
Zamirlerle:
-I drank too much / too many.
(Çoğunu içtim)
Sıfatlarla:
-I am too full.
(Çok doydum)
Zarflarla:
-Sue eats too fast. (Sue çok hızlı yer)
Fiillerle:
-Paul talks too much. (Paul çok konuşur)
ENOUGH
“yeterince” anlamındadır.Aşağıdajki gibi farklı kullanımları
vardır.Sıfat,fiil,zarflardan sonra kullanılır.
İsimlerle:
-We didn’t eat enough fruit / oranges.
(yeterince meyve/portakal yemedik)
!! Sayılabilen - Sayılamayan isim ayrımı önemli değildir.
Zamirlerle:
-I didn’t drink enough
(yeterince içmedim)
Sıfatlarla:
-Her meals weren’t filling enough.
(Onun yemekleri yeterince doyurucu değildi)
Zarflarla:
-Sue doesn’t eat fast enough.
(Sue Yeterince hızlı yemez)
Fiillerle:
-He doesn’t eat enough.(O yeterince yemez)
Bazı İfadeler- Yapılan içecek yada yiyecek ikramlarını kibarca reddetmek için
kullanılırlar.
No,thanks. Maybe later. (Hayır teşekkürler. Belki daha sonra)
No, thanks. I’m fine. Really. (Hayır, teşekkürler. İyiym boyle gerçekten)
I’m OK for now. But thanks. ( Şimdilik iyi böyle, ama yine de teşekkürler)
Tuğba P. : Would you like to drink something?

17

Burak: No thanks. Maybe later.
Sevda: Can I get you some raw vegetables?
Nuran: No,thank you.
Sevda: Are you sure? There are broccolis,corrots..
Nuran: No thanks. I am fine really.
Sevda: OK İf you change your mind, let me know please.
Şebnem: Would you like to eat something? We have so special barbecued beef.
Derya: I am OK for now. But thanks.
Either one is fine – whatever you’ re having/ whatever you prefer
Karşıdaki kişiye ikram etmek istediğimiz şeyleri ona sorduğumuz zaman bize cevap
olarak kullanır. Anlamı “hangisi varsa”
Tuğba C: Would you like to eat chocolate or biscuits? (çikolata mı yemek istersin
bisküvi mi?)
Burak: Either one is fine / whatever you’re having. (hangisi varsa)
Either way is fine – whichever is easier for you
Karşıdaki kişiye ikram etmek istediğimiz şeyleri ona sorduğumuz zaman bize cevap
olarak kullanır.
Anlamı “ Senin için hangisi kolaysa/ zahmetsizse “
Sevda: I will get some popcorn. Do you like with ot withour salt?
Zeynep: Either way is fine / whichever is easier for you. ( senin için hangisi
kolaysa)

UNIT 5 KELİMELER
Green tea- yeşil çay
Nut-fındık-fıstık-ceviz…
Fresh fruit-taze meyve
Fat-yağlı
Asparagus-kuşkonmaz
Cucumber-salatalık
Butter-tereyağ
Curry paste-köri sosu
Refrigerator-buzdolabı
Bowl-kase
Picky eater-her şeyi yemeyen
Lamb-kuzu eti
Shrimp-karides
Noodle-bir çeşit makarna
Fry- kızartmak

18

Grill-ızgara yapmak
Fried-kızarmış
Grilled-ızagara
Stomachache-mide/karın ağrısı
Dessert-tatlı
Cabbage-lahana
Onion-soğan
Turkey-hindi
Rice-pirinç/pilav
Snack-atıştırmalık
Feel sick- mide bulanıtısı hissetmek
Ginger- zencefil
I could go either way. You choose
(ben ikisini de yaparım. Sen seç)
They all look good. whatever you prefer
(hepsi güzl görünyor.hangisini terch edersen)

İNGİLİZCE-3
6.Ünite Notları
TOUCHSTONE 3
UNIT 6
GELECEK ZAMAN
Will
“ –ecek / -acak “ anlamına gelmektedir. Arkasından fiilin yalın hali gelir.Konuşma
anında bir şeylerin yapılmasına karar verildiyse WILL ile cümle kurulur.
Planlanmamış gelecek zaman diye de ifade edilir.
- I will just go to the market to buy some cheese.
(Biraz peynir almak için markete gideceğim)
-I think the program will be over at 5:00 p.m.
(Program sanırım saat 5’te sona erecek)
Will / am-is-are going to
“ –ecek / -acak “ anlamına gelmektedir. Arkalarından fiilin yalın hali gelir.Bildiğimiz
şeylerle ilgili tahmin ya da gerçegeğe dayalı bilgiler için kullanılırlar.
- They are going to be at the cinema,I hope they will be back at 10:00 p.m.
(Sinemada olacakalar,umuyorum ki saat 10’da geri dönecekler)
-The teacher is going to want me to bring my homework on Tuesday.
(Öğretmen benden ödevimi Salı günü getirmemi isteyecek)
-This rapport will be completed on time.
(Bu rapor zamanında tamamlanacak)

19

Am-is-are going to / Şimdiki zaman (present continuous)
Planlanmış gelecek zaman için kullanılırlar.Gelecekle ilgili yapılan kararlar ve sabit
planlar için kullanılır. “ –ecek / -acak “ anlamına gelmektedir.
- She is meeting her boyfriend after dinner
(akşam yemeğinden sonra erkek arkadaşıyla buluşacak) planlı
- I am going to eat lunch with Lucy at 12:00 a.m.
(Lucy ile öğle yemeği yiyeceğim) Planlı
- Paul is not going out tonight
(Paul bu gece dışarı çıkmayacak)
Geniş zaman (present simple)
Zaten belirli olan Programlar için gelecek zaman anlamı vermek amacıyla Present
Simple kullanılır. “ –ecek / -acak “ anlamına gelmektedir.
-I have an appointment this weekend, ıt finishes at 3:00
(Bu hafta sonu randevum war,saat 3’te bitecek)
-My english class starts in the morning.
(İngilizce dersim sabah başlayacak)
NE ÖNERİLERİLEBİR / NE GEREKEBİLİR / NE TERCİH EDİLEBİLİR???
ÖNERİ
Had beter
“yapsan iyi olur” diye çevrilebilir. Arkasından fiilin yalın hali kulllanılır. Daha çok
öneri yaparken kullanılır. Örn: You had beter = You’d beter şeklinde de kısaltarak
yazılabilir.
-You had better eat something salty.
(tuzlu bir şeyler yesen iyi olur /yemelisin)
-You had better not smoke.
(sigara içmesen iyi olur/içmemelisin)
Ought to / Should
“ –meli / -malı” diye çevrilebilir. Arkalarından fiilin yalın hali gelir. Öneri
içeriklidirler.
-You ought to / should do your homework quickly.
(Çabucak ödevini yapmalısın)
-Sandra ought to / should eat less fat
(Sandra daha az yağlı yemeli)
Might want to
“ –meli / -malı” diye çevrilebilir. Arkasından fiilin yalın hali gelir. Öneri içeriklidir.
- We might want to make an excuse to our mother.
(annemizden özür dilemeliyiz)
-You might want to come home early.
(eve erken gelmelisin)

20

GEREKLİLİK / ZORUNLULUK
Am-is-are going to have to / have got to / have to
“ –meli / -malı yada zorunluluk” diye çevrilebilir. Arkalarından fiilin yalın hali gelir.
Gereklilik zorunluluk anlamındadır.
- You are going to have to go to the doctor right away.
(hemen doktora gitmek zorundasın/gitmelisin)
-I have to stay at home.
(evde kalmak zorundayım)
-I don’t have to stay at home.
(evde kalmak zorunda değilim)
-You have got to finish this Project.
(bu projeyi bitirmelisn/ bitirmek zorundasın)
TERCİH
Would rather / Would prefer to
Tercih etmek anlamındadır. Arkalarından fiilin yalın hali kullanılır. I would = I’d
şeklinde de kısaltılarak yazılabilr.
- I would rather drink something cold.
(soğuk bir şeyler içmeyi tercih ederim)
-I would prefer to swim in the open air swimming pool
(açık hava yüzme havuzunda yüzmeyi tercih ederim)
TELEFON GÖRÜŞMELERİNDE VEDALAŞMA
Telefon görüşmelerinde vedalaşmak için “hoşça kal” yerine kullanılabilecek bazı kısa
ifadeler:
(I’ll) Talk to you later Sonra konuşuruz
(I’ll) Catch you later Sonra konuşuruz/görüşürüz
(I’ll) See you later Sonra görüşürüz
I(‘ve) got to go / (I’ve ) Got to go Gitmem gerek/gitmek zorundayım/Kapatmak
zorundayım
I(had) better go Gitmeliyim
(It was) Nice to talking to you Seninle konuşmak güzeldi
I am going to have to run Acele etmek zorundayım
Can I call you back? Seni sonra arasam? /seni sonra arayım mı?
I’ll call you later Seni sonra arayacağım
I’ve really got to go Gerçekten gitmem gerek
A: Hi Sally. It’s me,Amanda. Could you borrow me your car for this weekend?
B: Sure. You can take it whenever you want.
A: Ok. Thank you dear. See you Sunday.
A: Hi mum. I want to tell you something about my boyfriend.
B: Hi dear but I am at work now. I’ll call you later.
A: The taxi is coming dad. Can I call you later?
B: Yeah. I’ll see you at home dear.

21

A: Yuki I am going shopping for kithchen,is there anything special you want?
B: Oh my dear thanks. I will call you later. I am going to have to run now. I have
a very important meeting.
As long as/ provided that(-dığı sürece)
- As long as / provided that you study hard, you’ll get good marks
( sıkı çalıştığın sürece iyi notlar alacksın)
Unless (-madıkça /-medikçe)
- Unless you stop eating fried potato you won’t lose weigh.
(patates kızartması yediğin sürece kilo veremezsin)
MAKE VE DO İLE KULLANILAN KELİMELER
Make a living= para kazanmak için çalışmak
Make a good impression= İyi bir izlenim bırakmak/birinin hakkınızda olumlu
düşünmesni sağlamak
Make a difference= Olumlu bir farklılık yaratmak
Do your best= elinden gelenin en iyisini yapmak
Make up your mind= karar vermek
Make fun of = biriyle alay etmek yada biriyle ilgili şaka yapmak
Make sure= kesinleştirmek
Make a mistake= hata yapmak
Do the math= hesabını yapmak
Make sence= mantıklı görünmek
Do research- araştıma yapmak
Do some good for people- insanlar için iyilik yapmak
Do the talking- konuşma yapmak
Do volunteer work- hayır işi yapmak
Make comment- yorum yapmak
Make a decision- karar vermek
Make excuse- özür/af dilemek
Do something good- iyi bir şeyler yapmak
Make an appointment- başvurmak/görüşme yapmak
Do some thinking- birkaç şey düşünmek
UNIT 6 VOCABULARY
Mention – bahsetmek
Deadline- kapanış
Finish on time- zamanında bitirmek
Meet- buluşmak
Change- değiştirmek
Decide- karar vermek
İnvite- davet etmek
Somewhere- bir yerler

22

Lunch- öğle yemeği
I can’t wait- bekleyemem
Leave- ayrılmak
Tentative- teşvik edici
Art exhibit- sanat sergisi
Appointment- randevu
Catch up with …- birine yetişmek
Special- özel
Call- aramak(telefon) prefer- tercih etmek
Decision- karar
Spend time- zaman harcamak
Spend Money- para harcamak
Colleague- melektaş
Pat attention- dikkat etmek
Current job- şuandaki sahip oldugunuz meslek
Thinking- düşünce
Study- çalışmak
Volunteer wrok- gönüllü olarak yapılan işler(hayır işleri)
Comment- yorum
Do research- araştıma yapmak
Go to a movie- filme/sinemaya gitmek
Make wait- bekletmek
As soon as possible- mümkün olduğunca çabuk
Put Money aside- kenara para koy mak/biriktirmek
Save Money- para biriktrmek
Cost- mal olmak
Living expenses- yaşam masrafları
Require- gerektirmek
So far- şimdiye kadar
Disagree- katılmamak/aynı görüşte olmamak
Earn- para kazanmak
Education- eğitim
Have fun- eğlenmek
Probably- muhtemelen
Kid- çocuk
Social study- toplu/ grup çalışması
Undersatnd- anlamak
Question- soru
Fail- başarısız olmak
Realize- fark etmek
Have problem-sorunu olmak
Borrow- ödünç almak
Look forward to - 4 gözle beklemek

23

Take care- kendine iyi bak
Midnight- gece yarısı
Meeting- toplantı
Free time- boş zaman
I’m free now- şimdi boşum/işim yok
Cevapla


Konu ile Alakalı Benzer Konular
Konular Yazar Yorumlar Okunma Son Yorum
  İngilizce 2 Ünite 4-5-6 Ders Notları (Öğrenci Notu) MelisAdalet 1 4,328 25.07.2021, Saat:14:34
Son Yorum: ppatrickschreiner10
  İngilizce 1 Ünite 11-12 Ders Notu (Öğrenci Notu) MelisAdalet 0 3,849 20.09.2018, Saat:13:27
Son Yorum: MelisAdalet
  İngilizce 1 Ünite 7-8 Ders Notu (Öğrenci Notu) MelisAdalet 0 2,965 20.09.2018, Saat:13:25
Son Yorum: MelisAdalet
  İngilizce 1 Ünite 9-10 Ders Notu (Öğrenci Notu) MelisAdalet 0 2,917 20.09.2018, Saat:13:15
Son Yorum: MelisAdalet
  İngilizce 1 Ünite 5-6 Ders Notu (Öğrenci Notu) MelisAdalet 0 3,230 20.09.2018, Saat:13:13
Son Yorum: MelisAdalet

Hızlı Menü:

Konuyu Okuyanlar:

1 Ziyaretçi