Forum Gündemi:

  Bilim Felsefesi Ünite 1 Ders Notları (Öğrenci Notu)
Yazar: Tommy - 21.09.2018, Saat:12:30 - Forum: Felsefe Bölümü - Yorum Yok

bil-f-u-1-1.jpg
bil-f-u-1-2.jpg
bil-f-u-1-3.jpg
bil-f-u-1-4.jpg
bil-f-u-1-5.jpg
bil-f-u-1-6.jpg


  Modern Sosyoloji Tarihi Ders Notları
Yazar: Tommy - 21.09.2018, Saat:12:26 - Forum: Felsefe Bölümü - Yorum Yok

İşlevselcilik: Toplumsal düzenin nasıl kurulduğu ve sürdürüldüğünü ortaya koymaya çalışır. Anlamlar ya da yorumlardan çok, toplumsal yapıyla ilgilenir. İşlevselcilik, yapısalcı sosyoloji geleneği içerisinde yer alır. Ayrıca
 
işlevselcilik         kökleri         pozitivist          geleneğe         uzanan         makro         ölçekli          bir         yaklaşımdır.
 
Sosyolojide işlevci yaklaşımın ilk temsilcileri Comte, Spencer ve Durkheim’dir.
 
Sosyal sistemlerin ahlaki varlıklar olduğunu ilk kez vurgulayan Durkheim’dir.
 
Yöntemli Şüphecilik: Gerçek dünyada hiçbir şeyin bilimsel incelemenin konusu dışında kalamayacağı düşüncesidir.
 
Merton'un, anomi durumunda bireyler açısından beş adaptasyon tipi:
 
·      Uyum sağlama
 
·      Yenilik getirme
 
·      Kuralcılık
 
·      Vazgeçme
 
·      Başkaldırma
 
Merton’ın işlevsel analizde eleştirdiği varsayımlar:
 
·      Toplumun işlevsel birliği,
 
·      Evrensel işlevselcilik
 
·      İşlevsel zorunluluk
 
·      Beyaz Yakalılar: Amerikan Orta Sınıfları
 
·      Karakter ve Toplumsal Yapı
 
·      İktidar Seçkinleri
 
·      Sosyolojik İmgelem
 
·      Toplumbilimsel Düşün
 
·      Dinle Yankee: Küba’da Devrim
 
·      Marksistler
 
Dahrendorf’a            göre            postkapitalist              toplumda            çatışmanın            temeli             otoritedir.
 
Dahrendorf, Coser, Lockwood, Aron adlı düşünürlerin çalışmaları, çatışma teorisi adı altında değerlendirilmektedir.
 
Sembolik etkileşimciliğin temel varsayımları:
 
·      Semboller, toplumsal süreçlerde ortaya çıkar ve paylaşılır.
 
·      Benlik, toplumsal bir kurgudur.
 
·      "Sempatetik içe bakış" sorgulamanın zorunlu bir biçimidir.
 
·      Semboller, insan davranışını etkilemesi bakımından önemlidir.
 
Sembolik                  etkileşimciliğin                    kurucusu                   George                  Herbert                    Mead’dir.
 
Sempatetik içe bakış sorgulamanın zorunlu bir biçimidir. Araştırmacının, toplumsal aktörün özneler dünyasına girmesi ve kendini onun yerine koyarak bakması gerektiği varsayımıdır.
 
 
Weber, sosyolojik çözümlemenin odağına toplumsal eylem kavramını yerleştirmektedir.
 

Fenomenoloji: Fenomenleri deneyimleyen insanların zihinsel süreçlerine odaklanan Fenomenoloji, bir felsefi ekol olarak Edmund Husserl tarafından geliştirildikten sonra Alfred Schutz tarafından sosyolojik bir yaklaşım
 
haline getirilmiştir. Fenomenoloji ile sosyoloji arasındaki köprüyü kuran kişi Husserl’in öğrencisi olan Alfred Schutz’dur. (1889-1959)
 
Fenomenolojide sağduyu ve deneyime dayalı bilgileri bir kenara atma sürecine paranteze alma, fenomenolojik indirgeme veya epoche denmektedir.
 
Fenomenoloji, bireylerin eylemlerinin amaçsal eylemler olduğunu, dış koşullar tarafından belirlenmediğini savunarak pozitivist sosyolojinin hem birey ve toplum anlayışına hem de yönetimine tümden karşı çıkar.
 
Fenomenologlar bir yandan toplumsal dünyayı nesnel bir şekilde çalışabilmek için kendini toplumsal dünyadan geri çekmelidir. Dünyayı diğer insanların gördüğü şekliyle görüp anlamlandırabilmek için bilincini, anlayışını, hatta sezgilerini kullanmak zorundadır. Fenomenolojik indirgeme yöntemini kullanmaları gerekmektedir. İnsanların kendi dünyalarında ne gördüklerini, nasıl davrandıklarını, neler hissettiklerini merak etmelidir. İnsanların bütün duygu algıları, güdüleri ve hayal güçleri fenomenologların ilgi alanına girer.
 
Bir toplumsal örgüt ya da bir toplumsal ilişki gibi belli bir olgunun özünü görmek, keşfetmek ve bu olguya ilişkin bu tip soyut tipleştirmeler geliştirmek şeklinde gerçekleşen analize Husserl, eidetic analizi adını vermektedir.
 
Etnometodoloji Alfred Scuhutz’un ve Talcott Parsons’ın çalışmalarına dayanılarak Harold Garfinkel tarafından geliştirilmiştir.
 
Etnometodoloji betimleme yapmaktan öteye gidememekle ve büyük teoriler geliştirememekle dar bir çevreye hitap etmekle ve sosyoloji tarafından kabul görmeye çalışmamakla eleştirilmiştir.
 
Etnometodoloji çok küçük toplumsal süreçlerle ilgilenmekle, "önemsiz" görünen konulara odaklanmakla eleştirilmiş, buna karşılık etnometodologlar bu eleştirilerin önyargılı olduğunu ve "güç" ya da "tabakalaşma" gibi olguların da gündelik yaşamdaki etkinliklerde üretildiğini ileri sürerek kendilerini savunmuşlardır.
 
Etnometodoloji, yaşamı sadece bireysel gündelik yaşam etkinliklerinden oluşan bir şekilde ele almakla, savaş ya da işsizlik gibi dış etkenleri, yani toplumda gücün dağılımıyla ilişkili olan olguları dikkate almamakla ve eğer bireyler bazı olay ve olguların farkında değillerse bunlardan etkilenmeyeceklerini varsaymakla eleştirilmiştir.
 
Etnometodologlar, bir yandan kendi iddialarına göre üyelerin yöntemlerini incelerken, diğer yandan aynı yöntemleri kullanmakla eleştirilmiş; bu eleştirilere yanıt olarak ise belirli bir empirik ortama genelleştirilmiş yöntemsel yönergeler uygulamanın tehlikeli olacağını belirtmişlerdir.
 
Etnometodoloji, insanların neden belirli şekilde davrandıklarına ilişkin açıklamalar yapmamakla ve insanları sanki hiçbir güdüleri ya da amaçları olmayan varlıklar gibi göstermekle eleştirilmiştir.
 
Etnometodoloji kendi yaklaşımı açısından da eleştirilmiş, eğer etnometodolojide ileri sürüldüğü gibi sosyal bilimcilerin yaşam hakkındaki betimlemeleri sıradan insanların betimlemelerinden daha iyi değilse etnometodolojik bir çalışma yapmanın da anlamsız olduğu ileri sürülmüştür.
 
Suç hakkındaki resmi istatistiklerin suç davranışının kesin bir yansıması olmaktan çok, suçla ilgili verileri toplayan ve yorumlayan görevlilerin yorumlarının ve etkinliklerinin bir yansıması olduğunu gösteren, böylece suçluluğun, üyeler tarafından suçu tanımlarken kullanılan yöntemlerden ayrı olarak ele alınabilecek bir sosyolojik fenomen olmadığını göstermeye çalışan etnometodolog Aaron Cicourel’dir.
 
Garfinkel'e göre üyeler toplumsal dünyayı kurgularken üyelerin yöntemleri adı verilen birtakım yöntemler kullanırlar. Bu yöntemler verili kabul edilen, sorgulanmayan, analiz edilmeyen, örtük yöntemlerdir ve etnometodolojinin görevi de bu yöntemleri betimlemektir.
 
 
 
Garfinkel’e göre sosyolojik açıdan kabul edilebilecek tek düzen, eyleme katılanların tanıdığı ve eylem sürecinde yaratılan düzendir.
 
"Dünya hakkında çeşitli algılarımız vardır. Bu algılar dünyanın gerçekte ne olduğuna karşılık gelmiyor olabilir" görüşü Kant’a aittir.
 
Garfinkel’in çalışmalarının ve genel olarak etnometodolojinin en temel kavramları arasında belgeleme yöntemi,refleksivite ve dizinsellik önemli bir yere sahiptir. Dizinselliğin diğer bir anlamı da, anlamın bağlama gönderimliğidir.
 
Refleksivite, en genel olarak bir şeyin kendi kendine geri dönmesini ifade eden bir kavramdır.
 
Toplumsal Araştırmalar Enstitüsünün kurucusu olarak kabul edilen kişi, o dönem bir doktora öğrencisi olan Felix Weil’dir.
 
Toplumsal Araştırmalar Enstitüsü 3 Şubat 1923’te Almanya’da Frankfurt Üniversitesi’ne bağlı olarak kurulmuştur.1960’larda kısaca Frankfurt Okulu olarak anılmaya başlamıştır.
 
Don H. Zimmerman’a göre üyeler kuralları kendi etkinliklerini tanımlamak ve anlamlandırmak için kullanılırlar, bu etkinliklerin bir kısmı kuralların ihlalini içerebilirse de bu ihlaller de kurala gönderme yaparak haklı kılınır.
 
Toplumsal    inşacılık      teorisi: Toplumsal      inşacılık,     fenomenolojik   düşüncelerden   etkilenen Peter     L.
 
Berger ve Thomas Luckmann tarafından geliştirilen bir teoridir.
 
Frankfurt Okulu’nun önemli üyeleri: Friedrich Pollock, Leo Löventhad, Thedor W. Adorno, Max Horkheimer, Herbert Marcuse, Franz Neumann, Eric Fromm ve Jurgen Habermas.
 
Frankfurt Okulu Dönemleri: "Frankfurt Okulu" adlı kitabı ele almış olan Bottomore, okul tarihinin dört ayrı dönem halinde ele alınabileceğini ifade eder.
 
·İlk dönem 1923 ve 1933 yılları arasını kapsar.
 
·İkinci dönem Nazi Almanyası’ndan kaçan Enstitü üyelerinin Kuzey Amerika’daki 1933-1950 arasındaki sürgün dönemidir.
 
·Üçüncü dönem 1950-1970 yıllarını kapsar.
 
·1970’lerden sonra Enstitünün etkisinin azalmaya başladığı dördüncü ve son dönemden söz edilebilir.
 
Habermas'ın bütün çalışmaları insan etkinliğinin iki ayrı bileşeni arasında yaptığı analitik bir ayrıma dayanır. İş veya emek (amaçsal-akılcı eylem) ve Sosyal veya sembolik etkileşim (iletişimsel eylem)'dir.
 
Hem Amerika'da hem de Avrupa'nın büyük kısmında Frankfurt okulunun etkisinin yayılmaya başladığı dönem:Frankfurt Okulu'nun etkisinin yayılmaya başladığı dönemdir, Frankfurt Okulu'nun üçüncü dönemidir.
 
M. Horkheimer’ın felsefesi modern pozitivizmin ve ampirizmin eleştirilerine dayanmaktadır. Onun pozitivizm eleştirisi üç noktada yoğunlaşmaktadır.
 
1.Pozitivizm,  insan  varlığına  mekanik  bir  belirlenimcilik/determinizm  şeması  içerisinde  yaklaşır.
 
Pozitivizm, dünyayı yalnızca deneyde dolaysız olarak verilen biçimiyle algılar.
 
2.Olgu ve değer arasında mutlak bir ayrım koyarak bilgiyi insan isteminden ayırır. Adorno ile Horkheimer’in birlikte yazdıkları kitabın adı Aydınlanmanın Diyalektiği’dir. (1944)
 
Sosyolojide ikili açmazlar: Fail/yapı, özne/nesne, öznellik/nesnellik sosyolojide ikili açmazlar olarak nitelendirilen kavramlardandır.
 
Kültür endüstrisi başlıca iki sürece dayanır: Birincisi, kültür ürünlerinin standartlaşması ve dağıtım tekniklerinin rasyonelleşmesi sürecidir. İkincisi, doğrudan reklamla ilgili olan süreçtir. Tüketimin değişim değerine göre düzenlenmesinde reklam özel bir yere sahiptir.
 
 
[img=166x46]file:///C:/Users/user/AppData/Local/Temp/msohtmlclip1/01/clip_image002.png[/img]Adorno ve Kültür endüstrisi: Kültür endüstrisi, yüksek kültür ve alt kültür arasındaki farkı açarak toplumu kutuplaştırır düşüncesi Adorno’ya ait değildir. Adorno, binlerce yıl boyunca birbirinden ayrılmış yüksek kültür ve düşük kültür alanlarının birleştirmeye zorlandığını düşünmüştür.
 
Lévi Strauss çalışmalarında özelikle aşiret topluluklarındaki akrabalık ve mitolojilerin çalışması ile ilgilenmiştir.
 
 
Lévi Strauss tüm kültürlerdeki gündelik faaliyetlerin ve geleneklerin temelinde belirli evrensel kurallar yarattığını düşünür. Lévi Strauss’a göre kültürel etkinliklerimiz dil yapılarında olduğu gibi doğa-kültür, cennet-dünya gibi karşıtların sembolik uzlaşısı temelinde oluşmaktadır.
 
Lévi Strauss ana terim olarak işareti ele alır ve yapısalcı kavramları antropolojik verilere dönüştürür.
 
Yapısalcı Marksizmin öncüsü Louis Althusser’dir.
 
Bilginin kaynağını ve nasıl bilebildiğimizi araştıran felsefe kolu epistemolojidir. Yunancada bilgi anlamına gelen episteme kavramından gelmektedir.
 
Psikoanalizin kurucusu Sigmund Freud’dur.
 
Sausure’e göre dilin yapısının en önemli unsuru göstergelerdir.
 
Semiyolojinin konusunu oluşturan anlamlama dizgeleri el, kol, baş hareketleri, ezgili sesler, nesneler, törenler, protokoller ve gösterilerdir.
 
 


  Siyaset Felsefesi Ders Notları (Öğrenci Notu)
Yazar: Tommy - 21.09.2018, Saat:12:24 - Forum: Felsefe Bölümü - Yorum Yok

siy-fel-1.jpg
siy-fel-2.jpg
siy-fel-3.jpg
siy-fel-4.jpg
siy-fel-5.jpg
siy-fel-6.jpg


  Orta Çağda Bilim ve Teknoloji Ders Notları
Yazar: Tommy - 21.09.2018, Saat:12:23 - Forum: Felsefe Bölümü - Yorum Yok

Antik Çağ ve Modern Çağ arasında yer alan M.S. 395 ile M.S. 1450 arasındaki döneme, Rönesans düşünürleri tarafından Orta çağ adı verilmiştir.
 
Bu çağ, nitelik ve yapı bakımından farklı özellikler taşıyan iki zaman dilimini içermektedir.
 
M.S. İkinci yüzyıldan sekizinci yüzyıla kadar, Patristik Dönem ya da Karanlık Çağ,
 
Sekizinci yüzyıldan onbeşinci yüzyıla kadar, Skolastik Dönem’dir.
 

Her iki zaman diliminde de hıristiyanlığın savunularak, üstün kılınması öne çıkmıştır. Fakat özellikle, Patristik Dönem’de bilime karşı olan tutum daha dikkat çekicidir. Ortaçağ felsefesi, Hıristiyan düşünürlerin, antik dönem felsefesi karşısında yer alarak, onu yok etmek şeklindeydi.
 
Hristiyanlar tarafından Ortaçağ'da yapılan matematik çalışmalarında iki matematikçinin adı geçmektedir: Leonardo Fibonacci ve Jordanus Nemorarius.
 
Leonardo Fibonacci: İslam dünyasındaki matematik çalışmalarını ve Hint-Arap sayı sisteminin Avrupa ülkelerinde tanınmasını sağlayan matematikçidir. Günümüz matematikçileri Fibonacci'yi kaleme aldığı Liber Abaci isim eserinde geçen problemler tanırlar.
 
Jordanus Nemorarius: Avrupalı matematikçidir. Altı farklı önemli konuda Latince kaleme alınmış eserleri vardır. Bu eserlerin başlıkları Mekanik Scientia de Ponderibus-Ağırlıklar Bilimi, Algorizmi Makaleleri, Aritmetik, Cebir,
Geometri, Stereografik izdüşümüdür.
 
İbni Sina: Aristoteles ve onun düşüncelerinin Müslüman yorumcusu İbni Sina'nın düşünceleri, Hristiyan dünyasında Ortaçağ'da yapılan fizik çalışmalarının gelişmesini ve ele alınan konu başlıklarını etkilemiştir.
 
İbni Sina'ya göre "kasri meyil" (hareket etme isteği) cismin özelliğine göre farklılık gösterir.
 
Newton'un eylemsizlik ilkesinin temelini İbni Sina atmıştır.
 
Optik konusunda çalışmış ve bilimsel bir kimliğe kavuşmasını sağlamış bilim adamı Robert Grosseteste, ışık konusuna tamamen mistik ve metafizik bir yaklaşım ileriye sürmüştür. Şeyh el Maktül'ün mistik-metafizik yaklaşımından etkilenerek düşüncelerini mantık ve optik temeline oturtmuştur.
 
Optik alanında çalışmalar yapan bir diğer önemli bilim adamı da Witelo'dur. Witelo'ya göre, görme, gözden çıkan ışık ışınları yla gerçekleşmez. Göz ve ışık ışınlarına dayalı teoriyi savunmayan tek bilim adamı Witelo'dur.
 
Roger Bacon : Doğa araştırmalarındai doğru bilgiye ancak deney yaparak ulaşılabileceğini savunarak, bilimsel bilginin elde edilmesinde deneysel yöntemi ifade eden ilk bilim adamı olmuştur.
 
Hareketle ilgili en önemli çalışmaları yapanlar: Oxford Üniversitesindeki Merton Koleji'nde çalışan dört matematikçidir. Thomas Bradwardine, Richard Swineshead, John Dumbleton, William Heytesbury. Bu grup, değişme ile hareket arasındaki ilişkiyi irdelemiştirler. Hareket de bir nitelik olarak kabul edilmiştir. Hareketin de bir şiddeti vardır. Bu şiddetin hız olduğuna karar vererek, hızın nasıl değişeceğini irdeleyerek, hareketin ivmeli hareket olmasına karar vermişlerdir. Yani ivme kavramını keşfetmişlerdir.
 
Personalizm: Ortaçağ düşünce sisteminde Personalizm düşünce sisteminde Tanrı insanın sahibidir. İnsan insanı sevmelidir. Çünkü Tanrı insanı sevmektedir. Yani Tanrıya karşı sorumlulukları olan insanın diğer insanlara karşıda sorumlulukları vardır. Tanrı'nın yarattığı evrenin her öğesi birbiriyle ilişkilidir, yani evren muhteşem bir organizmadır.Her öğenin bir amacı vardır., insanda bu evrende bulunduğu için, bir amaç uğruna Tanrı tarafından yaratılmıştır.
 
Orta Çağ İslam Dünya'sında bilimsel gelişmelerin yaşandığı üç önemli kurum:
 
Beytül Hikme (Bilgelik Evi)
 
Gözlemevleri
 
Rasathaneler
 
Beytül Hikme'nin önemli görevi: Dönemin ünlü astronom, matematikçi ve hekimlerini biraraya getirmek ve bilimin çeşitli alanlarındaki belli başlı yapıtları çeşitli dillerden ve özellikle Yunanca'dan Arapça'ya çevirmekti. Bu kurumun müdürlüğünü dönemin önemli bilim adamları yapmıştı. Fadl İbn Nevbant ve El Harezmi vd.
 


 
Ünlü İtalyan Şairi Dante'yi etkileyen ve dört kitaptan oluşan felsefe, siyaset ve ahlakla ilgili Convivio isimli eserinin ikinci kitabını astronomiye ayırmasına sebeb olan bilim adamı Fergani'dir.
 
İlk gözlemevleri, Orta Çağ İslam Dünyasında kurulmuştur.
 
İslam Dünyasındaki ilk hastane, Emeviler döneminde Şam'da kurulmuştur. Bu hastanede Hint tıbbının etkili olduğu söylenmektedir. İkinci Hastane Kahire'de, Üçüncü hastane ise Abbasi Halifesi Mansur zamanında Bağdat'ta kuruldu.
 
Abdulhamit İbn Türk: Dokuzuncu yüzyılda yaşamış, sayılar teorisi ve cebir alanında çalışmıştır. Harezmi'nin çağdaşıdır.
 
Sabit İbn Kurra: Çinlilerden sonra sihirli kareleri inceleyen ilk matematikçidir. Bir açının üçe bölünmesi ve Pisagor teoreminin genel ispatı gibi çalışmalar yapmıştır. Harran'da doğmuştur.
 
Ömer Hayyam: Astronomi, fizik, matematik, cebir ve tıp alanında çalışmalar yapmıştır. Hayyam Pascal üçgeni olarak isimlendirilen yöntemi Pascal'dan yüzlerce yıl önce bulmuştur. Bu nedenle bilim tarihçileri Pascal Üçgeni yerine Hayyam Üçgeni ismini kullanmaktadırlar.
 
Battani: Gökküre bölümleri üzerine çalışmalar yapmıştır. Hint matematikçi ve astronomu olan Aryabhata'dan bağımsız olaraki sinüs ve tanjantın hesaplamalarda kullanımlarını ele alarak, modern trigonometrinin temelini atmıştır.Harran'da doğmuştur. Bugüne ulaşan tek kitabı: Zic-i Sabi
 
Orta Çağ İslam Dünyasında;
 
Mekaniğin öncü bilim adamı İbn Sina
 
Optiğin öncü bilim adamı İbn el Heysem'dir.
 
Cabir bin Hayyan: Teorik ve deneysel çalışmalarıyla kimyanın gelişmesinde önemli rolü olmuştur.
 
Zehravi: İslam dünyasının en ünlü cerrahıdır. Kaleme aldığı el Tasrif eserinde dönemin cerrahi bilgilerini ve yeni yöntemleri tanıtmıştır.
 
İbn Nefis: Şam'da ve Kahire'de hekimlik yapmıştır. İbni Sina'nın Kanunu'nun Anatomi bölümü için Açıklama isimli eserinde Galen'in kan dolaşımı ile ilgili görüşlerine itiraz ederek düzeltmiştir.
 
El Hazini Kitab: Mizan el Hikme (Hikmet Terazisi) kitabında su terazisini geliştirmiştir. El Mizan el Cami (Toplayan Terazi) adını verdiği terazi, iki metre uzunlukta, iki santimetre kalınlıkta bir tahta parçasından oluşuyordu. Bu terazi son derece hassas olup, 4,5 kilogramda 0,75 gramlık farkı bile gösterebilecek kadar duyarlıydı. Sultan Sencer'in himayesinde yaşamıştır.
 
İlhanlı hükümdarı Hulagu tarafından kurdurulan Meraga gözlemevinin kurucusu: Nasıruddin Tusi'dir. Önemli
 
Eseri : el-Zic el İlhani
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 


  Orta Çağ Felsefesi 2 Ders Notları
Yazar: Tommy - 21.09.2018, Saat:12:21 - Forum: Felsefe Bölümü - Yorum Yok

İslâm toplumunda ilk ciddi tartışma ve görüş ayrılığı Siyasal alanda ortaya çıkmıştır.
 
Kelamcılar için güvenilir bilgi kaynakları: Sağlıklı çalışan duyular, yöntemlice işletilen akıl ve nesnesiyle örtüşen uyumlu doğru haber (vahiy) olmak üzere üç güvenilir bilgi kaynağı vardır.
 

Kindî’ye göre cisimsiz cevherler:
 
·                    Tümel kavram
·                    Nefis
·                    Ruh
·                    Akıl
·                    Ahlâkî değerler
Kindî’ye göre “her gerçekliğin altında yatan gerçeklik: Cevher
 
Eflâtun’un nefis anlayışına göre üç çeşit nefis vardır:
·                    Düşünen nefis
·                    Hayvanî nefis
·                    Nebâti nefis
Râzî için ahlaki erdemlerle donanmanın esas yolu: Bilgiyle aydınlanmak ve adaleti ilke edinmek.
Akıl gücü, zihinde oluşan kavram birikimi ve bunların dil ile ifade edilmesi gibi anlamları dolayısıyla bir disipline adını veren terim, nutk’tur.
 
Fârâbî’nin damga basılmamış pürüzsüz mum benzetmesiyle açıkladığı, ancak faal aklın etkisiyle harekete geçip      soyutlama                         yapabilen                  güç: Güç                   Halindeki                 Akıl
 
İslâm düşünce tarihinde Kindî’nin çalışmalarıyla başlayan felsefe hareketini Fârâbî terminoloji, yöntem ve problemleri açısından sistemleştirmiş, İbn Sînâ ise kendi dönemine kadar oluşan zengin felsefe birikimini yeni baştan işleyip büyük bir külliyat halinde değerlendirmiştir.
 
İbn Sînâ’ya göre felsefeden söz edilebilmesi için felsefenin içermesi gereken disiplin: Metafizik
 
Felsefe” ile “hikmet”i eş anlamlı terimler olarak  kullanan  İbn  Sînâ’ya  göre  en  genel  anlamıyla  felsefe “insanın,  eşyanın  yahut  bütün  var  olanların  hakikatine  vâkıf  olmak  suretiyle  yetkinleşmesi”dir.  İbn Sînâ’ya göre Tanrı, metafiziğin incelediği bir “konu” değil, araştırdığı en temel “sorun”dur.
 
Gazzâlî’ye            göre            akıl           teriminin           dört            farklı            anlamı            vardır. İnsanın doğuştan getirdiği ve onu diğer canlılardan ayıran teorik bilgi edinme yetisi (garîze), bu yetinin zorunsuzun olabilirliği, imkansızın olmazlığı, bir kimsenin aynı anda iki yerde bulunamayacağı ve parça-bütün ilişkisi gibi ilk prensipleri idrak edecek düzeye ulaşmış hali, yaşam boyu tecrübe ve deneyimlerle oluşan bilgi birikimi ve bilgi edinme yetisinin olgu ve olaylar arası bağlantıları kestirme ve duygulardan bağımsız olarak yargıda bulunabilir düzeye ulaşmış durumu.
 
Gazzâlî’nin        eserleri       arasında        en       çok       yankı        uyandıran        Tehâfütü’l-felâsife’dir.
 
Gazzâlî İslâm dünyasında filozoflara yönelik eleştirisini Filozofların Tutarsızlığı eseriyle dile getirmiştir. Bunun cevabı  ise Tutarsızlığın        Tutarsızlığı adıyla İbn         Rüşd’den                                 gelmiştir.
 
Aristoteles’in öğretilerini İslâm dünyasına en iyi aktaran, onu en güzel şekilde temsil eden, eserlerini inceleyen ve anlayıp yorumlayanlar Fârâbî ve İbn Sînâ olmuştur.
 
İnsanın mahiyetini belirleyen ve onu diğer varolanlardan ayıran ona özgü aklî fiilleridir.
 
İbn Rüşd, “Varlık” (Vücûd) terimi yerine, “hüvviyet” (kimlik), “zat” (öz), “şey” ve “vahid” (bir) terimleriyle eşanlamlı saydığı “mevcûd(var, varolan) terimlerini kullanmayı yeğlemiştir.
 
Sudûr          Teorisini          savunan           düşünürler: İbn          Rüşd,          Fârâbî,           İbn          Sînâ


 
İbn Rüşd’ün tıp alanında kaleme aldığı eser: el-Külliyât
 
İbn Rüşd düşünce sistemini İnsan Gerçeği ekseninde temelleştirmiştir.
 
İbn Rüşd “hakîkat”ın varlık (ontoloji), bilgi (epistemoloji) ve ahlâk (ethik) ile alakalı üç boyutunun bulunduğunu dile getirmiştir.
 
İbnü’l-Arabî’nin tasavvuf, kelâm ve felsefe ile birlikte oluşturduğu ve Osmanlı’nın düşünce hayatını şekillendiren öğretisi: Varlığın birliği
 
el-Akâidü’l-Adûdiyye, Gazzâlî sonrası dönem Eş’arî kelâmcılarından Adudüddin Îcî tarafından kaleme alınmıştır. Eş’arî okulunu diğer mezheplerden ayıran özelliklere işaret eden müellif, hiçbir temellendirme ve tasnife tutmaksızın aynı zamanda ilk dönem kelâmının da konusu olan başlıca meselelere birer ikişer cümleyle değinmiştir.
 
Adudüddin Îcî’nin, Fahreddin Râzî çizgisini izleyerek kaleme aldığı el-Mevâkıf fî ilmi’l-kelâm, başta Osmanlı medreseleri olmak üzere bütün İslâm dünyasında yüzyıllar boyu ders kitabı olarak okutulmuş ve bazı İslâm ülkelerinde hâlâ okutulmaktadır. Dikkatlice bakıldığında Râzî’nin el-Mebâhisü’l-meşrıkiyye ve el-Muhassal’de yapmaya çalıştığı kelâm ile felsefeyi harmanlama işini Îcî’nin bu eserinde tamamladığı sonucuna ulaşılabilir.
 
Osmanlı medreselerinde okutulan Hidâyetü’l-hikme, Esîrüddin Ebherî tarafından kaleme alınmıştır. Eser mantık,   fizik      ve                           metafizik        bölümlerinden                           oluşmaktadır.
 
Bir düşünce hareketi olarak kelâmın amaçları:
·                    İslâm inanç ilkelerini sistemli bir şekilde temellendirmek
·                    İslâm inançlarını rasyonel bir şekilde açıklamak
·                    Yabancı etkilerden kaynaklanan bid’atları etkisiz kılmak
·                    İslâm’a yöneltilen eleştirilere cevap vermek
İslâm dünyasında, toplumun ihtiyaçları doğrultusunda yapılan ilk tercümeler tıp alanına aittir.
Kindî, felsefe disiplinlerini sıralarken varlık alanlarını dikkate alır. Bilgiye konu olan varlıklar aşağı, orta ve yüksek olmak üzere üçe ayrılır. İnsanın da içinde bulunduğu doğal varlıkları konu alan fizik aşağıda, matematik ortada, metafizik ise yüksekte bulunmaktadır.
 
Kindî’nin hakikat ile hüviyeti bir arada ifade ettiği terim inniyyet’tir. Buna göre filozof, duyularla algılanan nesnelere ve şahıslara ait tikel gerçeklikleri “inniyyet”, varlığın akılla idrak edilen cins ve türlerine ilişkin tümel gerçeklikleri de “mahiyet” terimiyle ifade etmiş olmaktadır.
 
Ebû Bekir Râzî’nin eserleri:
·                    et-Tıbbü’r-rûhânî
·                    es-Sîretü’l-felsefiyye
·                    Makâle fîmâ ba’de’t-tabî’a
·                    Makâle fî emârâti’ikbâl ve’d-devle
·                    Ahlaku’t-tabîb
·                    el-Hâvî yahut el-Câmî’u’l-kebîr
·                    et-Tıbbü’l-Mansûrî
·                    Kitâbü’t Tecârib
·                    Kitâb Sırru sınâ’ati’t-tıb
Râzî’nin beş ezelî ilke adını verdiği sistemin temel unsurları:
·Yaratıcı (el-bâri)
·Nefis (küllî nefis)
·Heyûlâ (Şekilsiz ilk madde)
·Hâlâ (boşluk, mutlak mekân)
·Dehr (Mutlak zaman)
İslâm dünyasında felsefî düşünceyi sistem haline getiren ve muallim-i sânî olarak Fârâbî'dir.


 
Fârâbî’nin Tanrı-âlem ilişkisini yorumladığı sudûr teorisinin diğer adı, kozmik akıllar teorisidir. İbn Sinâ’nın eserlerinin çoğu Ortaçağ’da Latince ve İbraniceye çevrilmiştir.
İbn Sînâ’nın Batı üzerindeki etkisi “Latin İbn Sînâcılığı” vasıtasıyla yüzyıllarca sürmüş, özellikle el-Kânûn adlı eseri Batı üniversitelerinde on dokuzuncu yüzyıla kadar okutulmuştur.
 
İbn Sînâ’ya göre, Pratik (amelî) felsefe; varlığı insan irade ve fiili ile meydana gelen şeyleri konu alır. Pratik felsefe insanın bildiklerini yapıp uygulayarak ahlâkî yetkinliğe ulaşılmasını amaçlar.
 
İbn Sînâ’ya göre bir şeyin yakın cinsi ile yakın faslından elde edilen gerçek tanım (el-haddü’l-hakîkî), o şeyin özsel (zâtî) varlığının yetkinliği (kemâl) demek olan “mahiyet”ini gösterir ve onun kuvve halindeki ve fiil halindeki bütün özsel niteliklerini içerir.
 
İbn Sînâ psikolojisine göre iç duyular:
1.Ortak duyu, 2.Tasarlama gücü, 3.Vehim gücü,
4.Belleme / Hatırlama gücü,
5.Tahayyül / Tefekkür gücü.
İslâm dünyasında İbn Sînâ künyesiyle tanınmakla birlikte “baş üstad” anlamında “eş- şeyhü’r-reîs” unvanı ile de anılır. Batı’da ise genellikle Avicenna olarak bilinir.
 
Gazzâlî’ye göre hakîkati arayan dört grup; Kelâmcılar, Bâtıniler, filozoflar ve sûfîlerden oluşur.
 
Gazzâlî felsefi ilimleri kendi amacı ve yöntem anlayışı doğrultusunda matematik (riyâzî), mantık, fizik (tabîî), metafizik (ilâhî), siyâsî ve ahlakî ilimler olmak üzere altı gruba ayırır.
 
Ebû Hâmid Muhammed b. Muhammed el-Gazzâlî 1058 yılında İran’ın Horasan bölgesinde bulunan Tûs’ta doğdu. Hüccetülislâm ve Zeynüddin gibi lakaplarla anılırsa da meşhur olan nisbesi Gazzâlî (Gazâlî), künyesi Ebû Hâmid olup Ortaçağ Batı skolastiklerince Abuhamet ve Algazel diye tanınmıştır.
 
Gazzâlî’nin Bağdat Nizâmiye Medresesi’nde öğrencisi olduğu tanınmış kelâm âlimi el-Cüveynî’dir. İbn Rüşd felsefe ve tıp dışında hukuk alanında da teorik ve pratik çalışmalar yapmıştır.
İbn Rüşd ontolojisine göre madde ve sûret dışında varlık ilkesi: Tanrı’dır.
 
İbn Rüşd’ün Tanrı-âlem ilişkisini yorumlamada benimsediği kavramlar:
·Sürekli yaratma
·el-halku’l-müstemir
·el-hudûsü’d-dâim
·ehlü’l-kümûn
·el-ihdâsü’d-dâim
İslâm âleminde “eş-sârih”, Lâtin dünyasında “Commentator” olarak tanınan İbn Rüşd, Endülüs’teki Yahudilerce “Aben Roşd”, İspanyollar arasında Aven Roşd, Latince’de ise “Averroes” veya “Averroys” olarak anılmıştır.
 
İbn Rüşd’ün eserlerinden bazıları:
·Tutarsızlığın Tutarsızlığı
·Felsefe-Din İlişkileri
·Metafizik Şerhi
·Psikoloji Şerhi
·Siyasete Dair Temel Bilgiler
·Kitâbü’s-Semâ‘i’t-tabî‘î
·Kitâbü’s-Semâ’ ve’l-âlem


·Kitâbü’l-Âsâri’l-‘ulviyye
·Cevâmi‘u’l-hiss ve’lmahsûs
·Şerhu Kitâbi’n-Nefs
·Telhîsu Risâleti’l-ittisal li İbn Bâcce
·El-Muhtasar fi’lmantık
·Tefsîru Kitâbi’l-Burhân
İbn Rüşd’ün varlık anlayışında bir varolanı belirleyen onu başka varolanlardan ayıran şey Gaye Sebebi’dir.
 
Tasavvuf ile felsefeyi tam anlamıyla kaynaştırmayı başaran düşünür Mühyiddin İbnü’l-Arabî’dir.
 
İslâm dünyasında düşünce hareketi kelâm, tasavvuf ve felsefe olmak üzere üç ayrı alan ve akım halinde ortaya çıkıp gelişmiştir.
 
Kelâm-tasavvuf-felsefe ilişkilerinde yeni bir anlayış yolu açarak İslâm düşünce tarihinde bir dönüm noktası oluşturan düşünür Gazzâlî
 
Kelâm-felsefe kaynaşmasını tam olarak gerçekleştiren düşünür Fahreddin Râzî’dir.
 
Fahreddin            Râzî’nin            kelâm-felsefe            kaynaşmasını            oluşturduğu            eserleri:
el-Mebâhisü’l-meşrıkiyye / el-Muhassal
Râzî’nin el-Mebâhisü’l meşrıkıyye’de ele aldığı konular:
·Genel meseleler,
·Mümkin/zorunsuz varlıkların kısımları,
·İlâhiyat,
·               Metafizik


 
Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adınız:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 47,075
» Son Üye: sevdaturkmen
» Toplam Konular: 1,736
» Toplam Yorumlar: 4,853

Detaylı İstatistikler

Son Aktiviteler
Kỹ Thuật Trồng Mai Vàng Đ...
hohoaian | 21.11.2024, Saat:18:34
Kỹ Thuật Trồng Mai Vàng Đ...
hohoaian | 21.11.2024, Saat:18:21
sınav giriş yerleri
wimep39844 | 22.06.2024, Saat:06:47
Türk Siyasal Hayatı Ders ...
ralfziegler | 12.02.2022, Saat:08:56
Açıköğretim İktisat Okuma...
dvrzener | 25.12.2021, Saat:10:59
Atatürk İlkeleri ve İnkıl...
19666110572 | 25.10.2021, Saat:14:55
İş sağlığı ve Güvenliği (...
Davut34 | 22.12.2020, Saat:20:10
Ata Aöf Öğrenci Bilgilend...
Ceyhun | 22.11.2020, Saat:21:08
Kalem Mevzuatı 1-2-3-4. Ü...
Mahir.kara | 13.03.2020, Saat:06:00