Forum Gündemi:

  Roma Döneminde Bilim ve Teknoloji Ders Notları
Yazar: Tommy - 21.09.2018, Saat:12:19 - Forum: Felsefe Bölümü - Yorum Yok

Epikürcülük ve Stoacılık

Epikuros: M.Ö 340 ile M.Ö 270 arasında yaşamıştır. Helenistik dönem düşünürlerindendir. Sisam adasında doğmuştur.Aristoteles'in ölümünden sonra kurulan Stoacılık ve Epikürcülük şeklindeki iki okuldan birinin kurucusudur. Ahlak felsefesin ve bilgiye olan yaklaşımında kuşkuculuk olarak özetlenebilen düşüncesi M.S. dördüncü yüzyıla kadar etkisini sürdürmüştür. Atomsal Evren düşünürlerinden ders almıştır.
 
Epikuros'un Ahlak felsefesinin ana düşüncesi, mutluluk, amacı, insanın mutluluğa giden yolunu araştırmaktır. İnsan, Tanrı ve ölüm korkusundan  kurtulmalıdır.  Bunun  için  kuruntular  ve  önyargılardan  arınmak  gereklidir. Epikuros, ruh konusunuda maddesel olarak açıklamıştır. İnsan ruhu maddesel niteliğe sahiptir, başka şekilde varolamaz. Ruhun dört öğeden oluştuğunu ifade etmiştir: Ateş, nefes, hava ve tanımlanamayan dördüncü bir öğe. Bunlardan ilk üçü bedensel parçayı oluşturur, dördüncü ise ruhsal parçayı oluşturur. İnsan öldüğünde bu öğeler birlikteliklerini yitirirler.  Böylece  ölümsüzlük  yada  yeniden  dirilme  diye  birşey  yoktur. Epikuros'un bu konudaki sözü etkileyicidir: "Ölümden korkmak anlamsızdır. Çünkü yaşadığımız sürece ölüm yoktur. Ölüm geldiğinde ise biz yokuz."
 
Stoacılar, hiç kimsenin kendisine ilişkin olayların tümünü denetleyemeyeceğine, en mutlu kişilerin başlarına iyi ve kötü ne gelirse gelsin, bundan etkilenmeyen kişiler olduğuna inanırlardı. İlk Stoacılar, Stoa'da toplanarak felsefe, inanç ve yaşama ilişkin düşüncelerini tartışırlardı. Bu akımın kurucusu M.Ö. 310 yıllarında yaşamış olan Kıbrıslı Zenon'du.
 
Zenon, bir insanın zenginlik, mutluluk ve sağlığa, erdemle ulaşabileceğine inanıyordu.
 
Pilinius İtalya'nın Como şehrinde M.S 23 yılında doğmuştur. Roma'da eğitim görmüştür. Güzel sanatlar tarihini ele alan eserleriyle sanat tarihçileri tarafından tanınmaktadır. Bilim dünyası ise onu Naturalis Historia (Doğa Araştırmaları) adlı eseriyle tanımaktadır.
 
Bu eserde: Evren, İnsan Anatomisi ve Fizyolojisi, Zooloji ve Botanik konuları işlenmiştir.
 
Menelaus M.S 70 ve M.S 140 yılları arasında, İskenderiye'de yaşamış, matematik, astronomi ve fizik çalışmaları yapmış Yunanlı bir bilim adamıdır. Yay uzunluklarının ölçülmesi ve küre yüzeyine çizilen üçgenlerle ilgili altı ciltten oluşan eseri vardır. Küresel üçgenlerin iç açılarının toplamının, düzlemsel üçgenlerden farklı olarak, 180° den büyük, küçük veya eşit olabileceğini belirterek, bunu kanıtlayan ilk bilim adamıdır.
 
Diophantos, M.S. 214 ile M.S. 298 yılları arasında İskenderiye'de yaşamış ünlü matematikçidir. M.S üçüncü yüzyılda Roma toplumu bilimsel gerileme dönemini yaşarken ayrıcalıklı bir bilim adamı olmuştur. Yazdığı Aritmetik kitabının içerisinde bir bölümü cebire ayırarak ilk kez cebirsel ifadeleri yazarken sembolleri kullanmıştır.
 
Batlamyus, M.S. 85 ile M.S. 165 yılları arasında, İskenderiye'de yaşamış olan Batlamyus (Yunanca adıyla Klaudyos Ptolemaios), astronomi, matematik, coğrafya, optik dallarında çalışmalar yapmıştır. Fakat en çok anstronomi alanındaki çalışmalarıyla tanınmıştır.
 
Batlamyus, Almagest isimli eserinde, dünyayı çevreleyen gökyüzü ile ilgili olguları tanıtmak için gereken geometrik bilgileri vermektedir. Aristoteles fiziğini baz alan bu kitapta, evren küre şeklinde olup, yerküre bu evrenin merkezinde hareketsiz durmaktadır.
 
Batlamyus coğrafya ile ilgili çalışmalarını Coğrafya isimli eserinde toplamıştır. Bu kitabın içeriği matematiksel coğrafya olarak isimlendirilebilir. Kristof Kolomb'un içinde bulunduğu bir çok kaşifin bu kitaptan yararlandığı söylenir. Bu kitapta, iklim, doğal bitki örtüsü gibi fiziki coğrafya ile ilgili bilgiler yoktur.
 
Kristof Kolomb'a Batı'dan Doğu'ya giderek tekrar Batı'ya ulaşma cesaretini Coğrafya kitabı vermiştir. Ve böylece Amerika'nın keşfedilmesi mümkün olmuştur.
 
İyi bir Optik araştırmacısıda olan Batlamyus, Heron'un gözden çıkan ışınların cisimleri aydınaltarak görülebilir hale getirmesi düşüncesini benimsemiştir.
 
Strabon, M.Ö 64 ile M.S 24 yılları arasında Amasya'da yaşamış ve coğrafya konusunda çalışmıştır. Anadolu ve çevresinde yaptığı gezile sırasında edindiği bilgileri onyedi bölümden oluşan Coğrafya isimli kitabında toplamıştır.


Lucretius, M.Ö. 95 ile M.Ö. 55 yılları arasında yaşamış ve Sisam adasında doğmuş, Atomsal Evren Kuramının yanısıra Stoacılık ile Epikürcülük düşünce akımlarını benimsemiş Roma dönemi düşünürüdür. En önemli eseri De Rerum Natura'da (Varlıkların Doğası Üzerine), varlıkların nasıl oluştuğunu araştırarak, varlığı madde ve boşluk olmak üzere iki parçaya ayırarak, bunlardan maddenin atomlardan meydana geldiğini ifade etmiştir. Duyum, yani hissetme, duyumu oluşturan nesnelerden çıkan atomların duyu organlarına ulaşmasıyla gerçekleşir.
 
Milada yakın yıllarda yaşamış olan Celcus, tıp alanında çalışmıştır. Aynı zamanda döneminin ünlü bir hatibidir. Sekiz ciltten oluşan De Re Medicana (Tıbbi Konular Hakkında) isimli bir tıp kitabı yazmıştır.
 
Galenos, M.S.120 ile M.S. 200 yılları arasında İskenderiye'de yaşamış ve onaltıncı yüzyıla kadar Avrupa'da etkisini sürdürmüş önemli bir tıp adamıdır. Anatomi ve fizyoloji alanında çalışmalar yapmış, kendinden önceki çalışmalardan yararlanarak iyi bir sentez oluşturmuştur.
On üçüncü yüzyılda yaşamış olan Müslüman hekimlerden İbn-i Nefis, ölü insan vucudu üzerinde çalışarak, kalbin içerisinde iki karıncı arasında delikler olmadığını kanıtlamış ve böylece Galenos'un kan dolaşımı düşüncesini çürütmüştür.
 
Dioscorides Anadolu'daki Anavarza (Kozan)'da yaşamıştır. Materia Medica'da (Tıbbi Bitkiler) hakkında kısa bilgiler vererek bunların nerelerde bulundukları ve hangi hastalıklara iyi geldikleri konusunda bilgiler vermiştir. Dioscorides'in verdiği bitki adlarının çoğu bügün kullanılmaktadır.
 
Vitrivius, M.Ö. 80 ile M.Ö. 15 yıllarında yaşamıştır. Roma döneminin en önemli mühendis ve mimarıdır. En önemli eseriDe Architecture Libri Decem (Mimarlık Üzerine On Kitap) Orta Çağ sonu ve Rönesans dönemi mimarları, hatta on sekizinci yüzyıl İngiliz mimarisini de derinden etkilemiştir.
 
De Architecture Libri Decem (Mimarlık Üzerine On Kitap) eserinde tanımladığı Vitrivius Adam figürü olup, Leonardo Da Vinci tarafından 1487'de çizilmiştir.
 
Varro, Ansiklopedi yazarlarının ilklerinden olan Varro M.Ö 116 ile M.Ö 27 yıllları arasında yaşamıştır. Hastalıkların gözle görülemeyecek kadar küçük varlıklar tarafından bulaştıklarını ifade etmiştir. Havada, suda yüzen bu hayvancıklar insanların ağız ve burnundan vucuda girmek suretiyle tehlikeli hastalıklara yakalanmaya neden oluyorlardı.
 
Varro ayrıca Julius Caesar'ın kütüphanesindeki kitapların düzenlenmesinde çalışmıştır.
 
Roma Uygarlığı etkileyici teknolojilerin geliştirildiği bir dönem olmasına karşın yenilikçi ve ilerlemeci kabul
edilmez.
 
Roma mimarisi uslup bakımından klasik Yunan mimarisiyle iç içedir.
 
Thermae: Sağlık koşulları açısından büyük gelişmeler kaydeden Romada hamamlara verilen isim.
Cloaca Maxima : Roma evlerinde tuvalet, boru ile boşaltım tesisatı içeren karmaşık kanalizasyon sisteminin adıdır.
 
Roma Döneminde Kullanılan Teknikler: Beton Kullanımı, Cam Üfleme, Mozaik Romalıların en başarılı oldukları bilim alanı : TIP


  Eğitim Psikolojisi Ders Notları (Öğrenci Notu)
Yazar: Tommy - 21.09.2018, Saat:12:17 - Forum: Felsefe Bölümü - Yorum Yok

egt-psk-1.jpg
egt-psk-2.jpg
egt-psk-3.jpg


  Yeni Türk Şiirinde Ses ve Ahenk Öğeleri Ders Notları
Yazar: YüksekDağlar - 21.09.2018, Saat:01:47 - Forum: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü - Yorum Yok

YENİ TÜRK ŞİİRİNDE SES VE AHENK ÖĞELERİ
ŞİİRDE RİTİM VE AHENK
 Şiirin ayırıcı özelliklerinden birisi, kelimelerin ve ses düzeninin dikkate almasını
gerektiren ritim ve ahenk anlayışıdır.
 Şiirde Güzellik duygsunun oluşmasını sağlar.
Ritim Nedir?
 Dizede vurgu, uzunluk-kısalık, açılık-kapalılık, durak yerleri, ses tekrarları, gibi
bilinçli bir şekilde kurulan ses dizelerine denir.
 Ritim Türkçe de Dizem, ölçülülük, orantılık, tartım gibi adlarla anılır.
 Şiirin yapısının önüne çıkıp, anlamını gölgelemeyecek derecede dikkati çekmeli,
doğal akışına engel olmamalıdır.
VEZİN VE ŞİİR İLİŞKİSİ
 Batı dillerinde Meter (metrum) denilir.
 Hecelerin sayısı bakımından veya açık-kapalı, uzun-kısa oluşlarına göre birbirine denk
olmasını sağlayan araca vezin(ölçü) denir.
 Dizelerin birbiriyle uyumunu sağlar.
 Müzikteki prozodi terimine benzer.
YENİ TÜRK ŞİİRİNDE KULLANILAN VEZİNLER
 İslamiyetten önce kullanılan Hece Vezni sonraki dönemde ve günümüze kadar halk
şairleri tarafından kullanılmaya devam etmiştir.
 Arap dilinin yapısıyla ortaya çıkan Aruz Vezni ise İranlılar tarafından, daha sonrada
Türkler tarafından kullanılmıştır.
 Aruz vezni her 3 edebiyatın ortak malzemesi adını almıştır.
 Divan edebiyatında Aruz vezni şiirin ana yapısını oluşturur.
 Yeni Türk edebiyatında her iki vezinde kullanılır. Ancak Serbest vezinde
kullanılmaktadır.
ARUZ VEZNİ
 Hecelerin uzunluk ve kısalığına göre oluşturulan ölçünün adıdır.
 Arap dilinin özellikleriyle ortaya çıkmıştır.
 Arapçada temel harfler ünsüzlerdir. Uzun ünlülerde bulunur.
 Hecelerin uzunluk-kısalık özellikleri göz önünde bulundurularak oluşan parçalara tef
ile veya cüz denilmektedir.
 En az 4 tef ile cüzün bir araya gelmesiyle vezin kalıpları ortaya çıkar
 Aruzla yazılmış bir dizeyi veznin parçalarına ayırmaya Takti denir.
 Bu kalıpların sınıflandırması ise Bahir ve Daire adı verilen aruz sistemini oluşturur.
 Araplarda 19 bahir, 6 daire
 Türklerde 14 bahir, 4 daire bulunur.
 Tanzimatın ilk kuşağı şiirde biçim değişikliğinden çok içerik değişikliğine
yönelmişlerdir. Divan şiirinde olduğu gibi ilk kuşak yenileşme şairleri de Aruz veznini
esas almışlardır.
 Abdulhak Hamit biçim ve içerikte cesur denemelere girişmiş, gelenekte olmayan
vezin kalıpları uydurmaya çalışmıştır.


 Aruz veznine önem veren asıl kuşak Serveti Fünun topluluğu olmuştur.
 Aynı şiir içerisinde şiirin konusuna, şiire hakim olan duyguya, ruh haline göre değişen
iki üç ayrı vezin kalıbı kullandıkları görülür. Bunların en başarılı örnekleri Cenap
Şahabettinin Elhan-ı Şita ve Teyfik Fikret in Hemşirem için şiirleridir.
 Serveti Fünun şairleri, aruz veznindeki ahenge önem vermişlerdir. Bu yüzden vezin ve
konu arasında ilişki kurmuş, konuya göre vezin kalıpları seçilmesi gerektiğini ileri
sürmüşlerdir. Serbest Müstezat adıyla şiirdeki monotonluğu kırmaya çalışmışlardır.
 Mehmet Akif Ersoy, Yahya Kemal, Ahmet Haşim Sonuna kadar aruz veznini tercih
etmişlerdir.
 Cumhuriyet Döneminde ‘ Edip Ayel Mehmet Çınarlı, Ali Günvar’ Aruz vezni ile şiir
yazmayı sürdürmüşlerdir.
HECE VEZNİ
 Eskilerin hesab-ı Benan , vezni Benan adıyla andıkları parmak hesabı da denilen hece
vezni Türk yapısına uygun bir ölçüdür. Bu yüzden milli vezin diye de adlandırılır.
 Hece vezni dizedeki hece sayısından ve duraklardan oluşan Türk dilinin doğal
yapısından ortaya çıkmış bir ahenk sistemidir.
 Dizede kaç hece varsa kalıbın adı odur.
 Trükçe de en kısa olanı 4 en uzunu ise 15 hecelidir.
 5-8 heceli küçük hacimli kalıplarda genellikle durak bulunmaz veya en sonda bulunan
tek duraklı olduğu kabul edilir.
 Durak sayısı en az 2 en çok 5 tir.
 Durakları oluşturan hece sayısı 1 den 10 a kadar değişir.
 16 yy. Usuli 18 yy Nedim ve Şeyh Galip hece vezni ile şiir yazmışlardır.
 Divan şiirinin oluşturduğu katı kuralları değişme eğilimi içerisine gidilmiştir. Akif
Paşanın torununun ölümü üzerine yazdığı mersiye bu eğilimin ilk işaretidir.
 Ziya paşanın şiir ve inşa makalesi, divan şairleri tarafından vezinsiz diye
adlandırdıkları, hece vezni ile yazılmış üçleme, kayakbaşı gibi halk edebiyatı
biçimlerini bizim asıl şiirlerimiz olarak nitelendirmiş ve bu konudaki ilk teorik
görüşleri ortaya koymuştur.
 Namık Kemal Öncelikle tiyatrolarını, içerisinde hece vezinli manzum parçalar
yazmıştır.
 Hece veznine asıl ilginin Mehmet Emin YURDAKUL un Anadolu dan bir ses yahut
Cenge giderken başlıklı şiiriyle başladığı görülür. Hece vezninin Öncüsü
Konumundadır.
 II Meşrutiyetten sonra milliyetçilik akımının güçlenmesiyle hece vezninin
yaygınlaştığı görülür.
 Bu yaygınlaşmada Ziya Gökalp in Çabaları önemli rol oynar.
 Özellikle Ziya Gökalp in gayretleriyle hece vezni Cumhuriyetten önce edebiyata
egemen olmuştur. 1940 lara kadar bu egemenliğini sürdürmüştür.
VEZİNSİZ ŞİİR
 Serbest Vezin, Serbest Nazım, Özgür Koşuk, Serbest Şiir adlarıyla anılır.
 Vezinsiz Şiir; Şairlere kayıtlardan kurtulma olanağı sağlayarak, şiire duygu, düşünce
ve imgelerin özgürce yansıtabilme ortamı hazırlanmıştır.
 Bu aynı zamanda vezin ve kafiyenin oluşturduğu geleneksel ahengi daha ince ve titiz
bir takım yöntemlerle sağlama zorluğunu da beraberinde getirir.
 Türk edebiyatında ilk defa ister aruz ister hece ölçüsü olsun şiirin vezin bağından
kurtulması gerektiğini Nurettin FERRUH isimli bir şair ileri sürmüştür.

 Serbest şiir 1930 ların ortasından itibaren kabul görmeye başlamış. Garip hareketi
yaygınlaşmıştır.
 Günümüz şiiri tamamen serbest tarzda yazılır.
KAFİYE-KAFİYE ŞİİR İLİŞKİSİ
 Ahengi sağlayan en önemli unsurlardan birisi yinelemedir.
 Yinelemenin geleneksel olarak en çok bilinen ve uygulananı kafiyedir.
 Kafiyeye Batı edebiyatında rime halk edebiyatında ayak yakın dönemde ise uyak
denir.
 Kafiye; Şiirde en az iki dizenin sonunda anlam ve işlev bakımından farklı, ses
bakımından aynı olan sözcüklerin kullanılmasına denir.
 Kafiyenin yinelenmesinden ritim oluşturulur.
 Şiirin dizelerini birbirine bağlayan vezin ve kafiyedir.
 Şiirin müzikal yönünü oluşturur.
 İslamiyetten önce kafiye genellikle dize başlarında olurdu. Türkçede asıl vurgunun
sonda olması nedeniyle kafiye sona kayar.
YENİ TÜRK ŞİİRİNDE KULLANILAN KAFİYE TÜRLERİ
 Yarım Kafiye: Tek ünsüz benzerliğini dayanır.
 bazen çıkış noktaları yakın olan ş-ç, m-n gibi seslerde birbirleriyle kafiye
yapılır.

 Tam Kafiye: En çok kullanılan kafiye çeşididir. Bir ünlü ve bir ünsüzden oluşur.
 Uzun a-u-ı tam kafiye sayılır.
 Zengin Kafiye: ikiden fazla ses benzerliğinden meydana gelir. Ahengi arttırır.
 Cinaslı Kafiye: Ses bakımından aynı, anlam ve işlev bakımından farklı sözcük ve
sözcük öbeklerle yapılır.
REDİF
 Yeni Türk Edebiyatında önemini tamamen kaybetmiştir.
 Cumhuriyetten sonra eklerden oluşan redifler bir yana bırakılırsa redif pek az
kullanılır.
DİĞER SES ÖĞELERİ
ALİTERASYON (ÜNSÜZ YİNELEMESİ)
 Bir veya birkaç dize içinde yada metnin tamamında aynı ünsüzlerin tekrarlanmasıdır.
 Uygulaması zordur.
Örnek: Sevgili seslendiğin serinlik bir serap
ASONANS (ÜNLÜ YİNELEMESİ)
 Yarım kafiye, ünlü kafiyesi olarak da bilinen bu uygulama dize içinde veya dizeler
arasında aynı ünlülerin tekrarlanmasıyla bir ahenk oluşturulur.
Örnek: İner ine derinde iğneler ince ( i ler asonans)


  Eski Türk Edebiyatı Ünite 4 Ders Notları
Yazar: YüksekDağlar - 21.09.2018, Saat:01:44 - Forum: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü - Yorum Yok

ESKİ TÜRK EDEBİYATI 4.ÜNİTE
 
*ARAP ŞİİRİNDE ARUZ VEZNİNİ BİR ESASA BAĞLAYAN KİŞİ EL-HALİL B.AHMET EL-FERAHİDİ
 
*AÇIK HECE
 
KISA HECE DE DENİR. SONU KISA ÜNLÜ İLE BİTEN HECELER ARUZA GÖRE AÇIK YA DA KISA HECEDİR.
 
ÖRN… ge-li-yor
 
NOT… Açık heceler, aruz işlemlerinde nokta (.) ile gösterilir.
 
*KAPALI HECE
 
UZUN HECE DE DENİR. SONU ÜNSÜZ YA DA UZUN ÜNLÜ İLE BİTEN HECE ARUZDA KAPALI YA DA UZUN HECEDİR.
 
ÖRN… dün-ya ( sonda a uzun)
 
NOT… Kapalı heceler, aruz işlemlerinde düz çizgi (-) ile gösterilir.
 
*MEDLİ HECE
 
BİR BUÇUK HECE DE DENİR. ARUZDA BAZI HECELER İLKİ KAPALI İKİNCİSİ AÇIK OLMAK ÜZERE İKİ HECE DEĞERİNDEDİR.
 
*MEDLİ HECE 4e AYRILIR…
1.BİR UZUN ÜNLÜ VE BİR ÜNSÜZDEN OLUŞANLAR--- ab, al  (baştaki a uzun)
 
2.BİR ÜNSÜZ, BİR UZUN ÜNLÜ VE BİR ÜNSÜZDEN OLUŞANLAR--- yar, naz, sur, riz (ünlüler uzun)
 
3.BİR KISA ÜNLÜ VE İKİ ÜNSÜZDEN OLUŞANLAR--- eşk, emr, ömr
4.Bİ ÜNSÜZ, BİR KISA ÜNLÜ VE İKİ ÜNSÜZDEN OLUŞANLAR--- derd, zehr
 
NOT… Aruz işlemlerinde medli heceler bir kısa çizgi ve bir nokta (-.) ile gösterilir. kısa çizgi kapalı, nokta açık heceyi gösterir.
 
*VASL ( ulama)
 
SONU ÜNSÜZLE BİTEN BİR KELİMEYİ AÇIK HECE DE ELDE ETMEK YA DA BİR KAPALI BİR AÇIK (=bir buçuk) HECE DEĞERİNDEN TEK KAPALI HECE DEĞERİNE DÜŞÜRMEK İÇİN ÜNLÜYLE BAŞLAYAN BİR SONRAKİ KELİMEYE BAĞLAMAK
 
ÖRN… lazım oldu--- lazı moldu şeklinde okumak
 
*İMALE (imale-i maksure)
 
KISA ÜNLÜYLE BİTEN YA DA TEK KISA ÜNLÜDEN İBARET BİR AÇIK HECEYİ ÖLÇÜ GEREĞİ KAPALI HECE DEĞERİNE YÜKSELTMEK
 
ÖRN… idilir ki uğrılar giricek bir eve dünle
 
*MEDD (imale-i memdude)
 
ARUZDA MEDLİ HECELERİN ASIL DEĞERLERİNDEN BİRAZ DAHA UZUN OKUNMASINA DENİR.
 
ÖRN… harab oldu hara boldu haline getirilmesi


*ZİHAF
 
ÖLÇÜ GEREĞİ ARAPÇA VE FARSÇA HECELERDEKİ UZUN ÜNLÜLERİ KISA ÜNLÜ, MEDLİ HECELERİ DE BİR KAPALI HECE DEĞERİNE DÜŞÜRMEKTİR.
 
ÖRN… Leyli’nin Mecnun’ı Şirin’ün eğer Ferhad-ı var
 
 
*TAHFİF (kasr)
 
VEZİN GEREĞİ ŞEDDELİ BİR HARFİ ŞEDDESİZ OKUMAKTIR. BU YOLA DAHA ÇOK ‘hadd, hatt, dürr’ GİBİ SSONU ÇİFT ÜNSÜZLE BİTEN TEK HECELİ KELİMELER TERKİBE GİRDİĞİNDE VEZİN GEREĞİ BAŞVURULUR.
 
ÖRN… 1) çemende sun-ı Hakı gerçi her varak söyler 2) bu şehr-i Sitanbul ki bir-misl ü bahadur
 
*TEŞDİD
ŞEDDESİZ BİR HARFİ ÖLÇÜ GEREĞİ ŞEDDELİ OLARAK OKUMAKTIR.
 
ÖRN… per kelimesinin perr   ümid kelimesinin ümmid yapılası
 
 
ARUZLA İLGİLİ DİĞER TERİMLER
 
*TEF’İLE
 
ARUZ VEZİNLERİNİ OLUŞTURAN SEKİZ AMA KELİME VARDIR. TEFİLE VEYA CÜZ ADI VERİLEN BU KELİMELER ŞUNLARDIR;


-fe’ulün                              -fa’ilün
-fa’ilatün                           -müfa’aletün


 
-mefa’ilün
 
-mütefa’ilün


 
-müstef’ilün
-mef’ülatü
 


 
*ARAPÇA GRAMER KURALLARINA GÖRE  fe - a le ÜÇLÜ KÖKÜNDEN TÜRETİLMİŞTİR.
 
*BAHR
 
TEFİLELERİN SAYISI BİR TAKIM DEĞİŞİKLİKLERLE 41’e KADAR ULAŞIR VE MEYDANA GETİRDİKLERİ 16 VEZİN, ASIL VEZİNLERİ OLUŞTURUR. BU VEZİNLERE BAHR DENİR.
 
*TAKTİ’NİN TANIMI ve ÖZELLİKLERİ (kesmek, parçalamak)
ARUZDA, BİR MISRASI YAZILMIŞ OLDUĞU VEZNİN CÜZLERİNE (=parça) AYIRMAKTIR.
 
ÖZELLİKLERİ :
 
-ŞİİRİN VEZNİNİ BULMAYI VE BULUNAN VEZNE GÖRE ŞİİRİ AHENKLİ OLARAK OKUMAYI SAĞLAR.
 
-MISRALAR TAKTİ EDİLİRKEN ŞİİRİN YAZILIŞI DEĞİL, OKUNUŞU ESAS ALINIR.
 

-BİRBİRLERİNE VASLEDİLEN KELİMELERİN VASLEDİLDİĞİ ŞEKLE DİKKAT EDİLİR YANİ KELİMELERİN MISRA’A GİRMEDEN ÖNCEKİ HALLERİ DEĞİL, MISRA İÇİNDE VEZNE GÖRE ALDIKLARI ŞEKİL ESAS ALINIR.
 
-KELİMELER, BİTTİKLERİ YERDEN DEĞİL, CÜZLERİN YA DA TEF’İLELERİN AYRILDIĞI YERDEN PARÇALANABİLİR.
 
*SEKT-İ MELİH (güzel kesme, güzel durma)
 
MEFULÜ MEFAİLÜN FEÜLÜN (--./.-.-/.--) VEZNİNİN MEFULÜN FAİLÜN FEÜLÜN (---/-.-/.--) ŞEKLİNE DÖNÜŞMESİNE DENİR.


ARUZ İŞLEMLERİNE ÖRNEKLER
 
1.VASIL
 
Gül-açar her / ten-i haki / de gerçi gül / bün-i tirün
Veli hak-i / ten-i zerdüm / de açduğı / olur ra’na
 
VASL-I AYN
 
Cihanı tutdı bu keyfiyet-aşk-piçan veş
Yeşerdi neşve-i nev-ruz ile der ü divar
 
2.İMALE
 
Eline aldı çevganı zülf-i anber-efşanun
 
Melahat tupını kap ser-i zülf-i perişanun
 
3.ZİHAF
 
Bişe-i gam şiriyüz deşt-i muhabbet beklerüz
 
Ya’ni ahü-çeşmler saydına fırsat beklerüz
 
4. MEDD
 
Yattık bülend servlerin gölgesinde şad
 
Dehrin bu hayuhuyuna mecbul-i handeyiz.
 
5.TEŞDİD
 
İki kısm eylemiş küfr ile iman yeddi iklimi
 
Anun hükmindedür ba’zı vü ba’zı kafiristandur
 
6.TAHFİF
 
Bir hüsn dahi bağladı hatdan izar-ı yar
 
Etraf-ı bağ hüb olur olsa benefşezar
 
VEZİN BULMA USULÜ
 
1.HANGİ HECENİN KAPALI, HANGİ HECENİN AÇIK OLDUĞU TESPİT EDİLMELİDİR.
 
NOT…KAPALI HECE KISA ÇİZGİ (-) AÇIK HECE NOKTA (.) VASIL YAPILAN HECELER ALTTAN DÜZ ÇİZGİ ( _ ) İLE GÖSTERİLİR
 
ÖRN…              bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden
 
- - . . - - . . - - - . - -
bir çok seneler geçti dönen yok seferinden
 
- - . . - - . . - - - . . - -
 
2.VEZİN EN AZ İKİ MISRADA ARANMALI, İŞARETLENEN BEYTİN ALT VE ÜST MISRALARINDAKİ AÇIK VE KAPALI HECELERİN AYNI DÜZEN İÇİNDE ALT ALTA SIRALANMIŞ OLMASINA DİKKAT EDİLMELİDİR. MEDLİ HECE BULUNMAYAN BEYİTLERDE HER İKİ MISRADA BİRBİRİNE EŞİT OLMALIDIR.
 
NOT… EŞİT OLMAYAN BEYİTLERDE MEDLİ HECE VARDIR.


3. BEYİTLER EŞİT SAYIDAYSA, AÇIK-KAPALI HECELER AYNI DÜZENDE ALT ALTA SIRALANMIŞSA, ELDE EDİLEN VEZİNLER ALFABETİK SIRAYLA VERİLMİŞ OLAN VEZİN LİSTESİYLE KARŞILAŞTIRILMALI, HECE SİSTEMİYLE UYGUN VEZİN BULUNMALI VE BEYTİN TEF’İLELERİ BELİRLENMELİDİR.
 
4. HECE SAYILARI EŞİT DEĞİLSE YANİ UYUMSUZLUK VARSA
 
A) BU UYUMSUZLUĞUN HANGİ HECE DE OLDUĞU BELİRLENMELİ
B) UYUMSUZ MISRALAR UYUMLU HALE GETİRLİMELİ ( imale-zihaf-vasl-med ile)
 
ÖRN…               artık demir almak günü gelmişse zamandan
 
- - . - - - . . - - . . - -
mechule giden bir gemi kalkar bu limandan
 
- - . . - - . . - - . . - -
demir almak
 
ÖNEMLİ UYARI!!!
 
1. MISRA BAŞINDAKİ FE’İLATÜN CÜZ’Ü (= ..-), FA’İLATÜN (= -.--) MISRA SONUNDAKİ FE’İLÜN (= ..-) CÜZ’Ü de FA’LÜN’e (= .-) DÖNÜŞEBİLİR.
 
2. MISRALARIN SON HECELERİ HER ZAMAN KAPALI HECE KABUL EDİLİR.
 
3. ARAPÇA KELİMELERDEKİ AYIN VE HEMZE ÜNSÜZ SESLERDİR. BU SESLERİN YER ALDIĞI KELİMELERİN OSMANLI DÖNEMİNDEKİ ORİJİNAL YAZIMLARI
ESAS ALINMALIDIR.
 
ÖRN…              rü’yet (= - -)     ma’lüm (= - -)
 
TÜRK ŞİİRİNDE EN ÇOK KULLANILMIŞ ARUZ VEZİN KALIPLARI
 
1.
fa’ilatün
fa’ilatün
fa’ilatün
fa’ilün
 
- - . - -
- . -
-
- . -
-
- . –
2.
fe’ilatün
fe’ilatün
fe’ilatün
fe’ilün
 
. . - -
. . -
-
. . -
-
. . -
3.
mefâ’ilün
fe’ilâtün
mefâ’ilün
fe’ilün
 
. - . -
. . -
-
. - . -
. - -
4.
mefâ’îlün
mefâ’îlün
fe’ûlün
 
 
. - - -
. - -
-
. - -
 
 
5.
mefâ’îlün
mefâ’îlün
mefâ’îlün
mefâ’îlün
 
. - - -
. - -
-
. - -
-
. - - -
6.
mef’ûlü
fâ’ilâtü
mefâ’îlü
fâ’ilün
 
- - .
- . - .
. - -
.
- . -
7.
mef’ûlü
mefâ’îlü
mefâ’îlü
fe’ûlün
 
- - .
. - -
.
. - -
.
. - -
 
A. BÜTÜN CÜZLERİ TEKRARLANAN KALIPLAR
 
1. mefâ’îlün mefâ’îlün mefâ’îlün mefâ’îlün (Hezec)
 
Ne irfândır / veren ahlâ/ ka yükseklik / ne vicdândır Fazîlet his/si insânlar/da Allah kor/kusundandır
 
M. Âkif


2. müstef’ilün müstef’ilün müstef’ilün müstef’ilün (Recez)
 
Sâdıkım› ol/maz kendine / bir şâir-i / mâhir demek Vicdânî-i / hofl-meflrebin / âsâr› cem/iyyetlidir Mecmû’a-i / efl’ârın› / bir kerre ted/ kîk eyleyin ısmi perî/şândır fakat / efkâr› cem/’iyyetlidir
 
Muallim Naci
 
3. müstef’ilâtün müstef’ilâtün (Recez)
 
Her yer karanlık / pür-nûr o mevki
Mağrib mi yoksa / makber mi yâ Rab
 
Abdülhak Hamid
 
• Bu veznin mütekarib bahrine göre taktî’i fa’lün fe’ûlün fa’lün fe’ûlün’dür.
 
B. SONUNCUSU DIŞINDAKİ CÜZLERİN TEKRARLANDIĞI KALIPLAR 1. mefâ’îlün mefâ’îlün fe’ûlün (Hezec)
 
Bu mülkün far/kı yok bir teng/-nâdan
Niçün nûr in/miyor artık / semâdan
Yahya Kemal
 
2. fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün (Remel)
 
Çok bilen gör/düm ben _ aslâ / görmedim hâl/den sezen Ben senin Mec/nûnunum çöl/lerde gölgem/dir gezen Öyle bir mes/tim ki hoş gör / tutmuyor ak/lım düzen Âşıkım bil/sen nasıl sev/dim nas›l sev/dim nasıl
 
Bekir Sıtkı Erdoğan
 
3. fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün (Remel)
 
Âh eden kim/dir bu sâ’at / kuytuda
 
Sustu bülbül/ler h›yâbân / uykuda
fiimdi ay bir / serv-i sîmîn/dir suda
Esme ey bâd / esme cânân / uykuda
Faruk Nafiz
 
4. fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilün (Remel)
 
Korkma! Sönmez / bu şafaklar/da yüzen al / sancak Sönmeden yur/dumun _ üstün/de tüten en / son _ ocak
 
O  benim mil/letimin yıl / dızıdır par / layacak O benimdir / o benim mil/letimindir / ancak
M. Âkif


5. fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilün (Remel)
Bu emel gur/betinin yok/tur ucu
 
Dâimâ yol/lar _ uzar kal/b _ üzülür Ömrü olduk/ça yürür her / yolcu Varmadan men/zile bir yer/de ölür
 
Yahya Kemal
 
6. müfte’ilün müfte’ilün fâ’ilün (Serî)
Ninni değil / dinlediğin / velvele
 
Kükreyerek / akmada müs/takbele Bir ebedî / sel ki zamân/dır ad›
Haydi katıl / sen de o coş/kun sele
Mehmed Âkif
 
7. fe’ûlün fe’ûlün fe’ûlün fe’ûl (Mütekârib) Safâya / sakın has/r-ı nefs ey/leme
 
Ki hep zev/k _ için gel/medik â/leme
Abdülhak Hamid
 
C. CÜZLERİ İKİŞER İKİŞER TEKRARLANAN KALIPLAR
 
1. mef’ûlü mefâ’îlün mef’ûlü mefâ’îlün (Hezec) Ahbâb› / tutar sandım / birkaç ge/cecik mâtem Baktım ki / giden gitmiş / dünyâda/kiler hurrem Devrân yi/ne ol devrân /âlem yi/ne ol âlem
Recaizade M. Ekrem
 
2. müfte’ilün mefâ’ilün müfte’ilün mefâ’ilün (Recez) Bafluma ol / hümâ benim / salmad› sâ/ye n’eyleyim Bilmedi kad/r-i zülfini /verdi hevâ/ye n’eyleyim
Şeyh Gâlib
 
3. müfte’ilün fâ’ilün müfte’ilün fâ’ilün (Münserih) Yâr yolun / da bu kim / hasret _ ile / cân verir
Hak yoluna / ol kişi / zevk _ ile kur / bân verir
Zatî
 
4. mef’ûlü fâ’ilâtün mef’ûlü fâ’ilâtün Her kûfle/sinde dehrin / nâm-ı be/ka-nisârın fiâyeste/dir denilse / âlem se/nin mezârın
Abdülhak Hamid
 
• Bu veznin muzâri bahrine göre taktî’i müstef’ilün fe’ûlün müstef’ilün fe’ûlündür.
 
5. fe’ilâtü fâ’ilâtün fe’ilâtü fâ’ilâtün (Kâmil)
 
Yine zevra/k-ı derûnum / kırılıp ke/nâre düştü Dayanır mı / şîşedir bu / reh-i seng/sâre düştü
 
Şeyh Gâlib
 
• Bu veznin remel bahrine göre taktî’i mütefâ’ilün fe’ûlün mütefâ’ilün fe’ûlündür.


D. CÜZLERİ FARKLI KALIPLAR
 
1. mef’ûlü mefâ’îlü mefâ’îlü fe’ûlün (Hezec) Gülmezse / yüzün bahçe/lerin kalbi / kan ağlar Güllerle / dolar görse / gülerken se / ni dağlar
 
2. mef’ûlü mefâ’ilün fe’ûlün (Hezec) Kandilli / yüzerken _ uy/kularda Mehtâb› / sürükledik / sularda Mevsim so/nu öyle bir / zamân ki Gâib bir / mûsikiy/di sanki*
Gitmifl kay/bolmufluz / uzakta*
Rûyâ so/na ermeden / şafakta
 
Yahya Kemal
 
* işaretli mısralarda sekt-i melîh vardır.
 
3. mef’ûlü fâ’ilâtü mefâ’îlü fâ’ilün (Muzârî) Gönlüm di/lim kan›m ve / mizâcımla / sizdenim Dünyâ ve / âhirette / vatandaflla/rım benim
Yahya Kemal
 
4. mefâ’ilün fe’ilâtün mefâ’ilün fe’ilün (Müctes) Çok _ insan _ an/layamaz es/ki mûsikî/mizden
 
Ve ondan _ an/lamayan bir / şey _ anlamaz / bizden
Yahya Kemal
 
5. fe’ilâtün mefâ’ilün fe’ilün (Hafîf) Ta Budin’den / Irak’a Mıs/r’a kadar Fethedilmiş/ uzak diyâr/lardan Vatan _ üstün/de hür esen /rüzgâr Ses götürmüş / bütün bahâr/lardan
Yahya Kemal
 
RÜBÂ’Î VEZİNLERİ
 
1.
mef’ûlü
mefâ’ilün
mefâ’îlü
fa’ûl
2.
mef’ûlü
mefâ’îlü
mefâ’îlü
fa’ûl
3.
mef’ûlü
mefâ’ilün
mefâ’îlün
fâ’
4.
mef’ûlü
mefâ’îlü
mefâ’îlün
fâ’
 
 
ÖRN…               Dünyâda ne ikbâl ne servet dileriz Hattâ ne de ukbâda sa’âdet dileriz Aşkın gül açan bülbül öten vaktinde Yârânla tarab yâr ile vuslat dileriz
 
Yahya Kemal


 
• Rübai nin 1, 2 ve 4. mısralarının vezni 3. mısraının vezni


 
 
mef’ûlü mefâ’îlü mefâ’îlü fa’ûl; mef’ûlü mefâ’îlü mefâ’îlün fâ’ dır.


ÖNEMLİ UYARILAR
 
1. Birinci ve üçüncü gruptaki vezinlerle yazılmış bazı şiirlerde ikinci tef’ilenin bittiği yerde bir iç kafiye bulunur ve bu şiirler iç kafiyelerin bulundu¤u yerden ikiye ayrılabilirler. Burada musammat gazel ve kasidelerin, bu iki gruptaki vezinlerle yazılmış oldukları burada hatırlanmalıdır.
 
2. Türk şairleri daha çok kapalı hecelerin yoğun olduğu vezinleri tercih etmiş-lerdir. Aruzda kapalı hecelerin çoklu¤u ritmin yavaşlamasını, açık hecelerin çokluğu ise hızlanmasını sağlar.
 
3. Aruzda mısra sonlarındaki hecelerin her zaman kapalı hece olarak kabul edildi¤i ve mısra başlarındaki fe’ilâtün cüzlerinin fâ’ilâtün, mısra sonlarındaki fe’ilün cüzlerinin de fa’lün şekline dönüşebileceği unutulmamalıdır.
 
4. Zaman zaman şiirde tema ile vezin ilişkisi üzerinde durulmuşsa da böyle bir ilişkinin varlığı kesin olarak kanıtlanamamıştır.
 
A) BÜTÜN CÜZLERİN TEKRARLANDIĞI VEZİNLER Dedem koynunda yattıkça benimsin ey güzel toprak,
 
Neler yapmış bu millet, en yakın târîhe bir sor, bak
Süleyman Nazîf
 
B) SONUNCUSU DIŞINDAKİ CÜZLERİN TEKRARLANDIĞI VEZİNLER Bir zamânlar biz de millet hem nasıl milletmişiz
 
Gelmişiz dünyâya milliyyet nedir öğretmişiz Kapkaranlıkken bütün âfâkı insâniyyetin Yarmışız edvâr-ı fetretten kalan yeldâları
Mehmed Âkif
 
C) CÜZLERİ İKİŞER İKİŞER TEKRARLANAN VEZİNLER Âşık da keder neyler gam halk-ı cihânundur
 
Koyma kadehi elden söz pîr-i mugânundur
Şeyh Gâlib
 
D. CÜZLERİ FARKLI VEZİNLER
Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
 
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik
Yahya Kemal


  Kültür Sosyolojisi Ünite 9 Ders Notları (Öğrenci Notu)
Yazar: YüksekDağlar - 21.09.2018, Saat:01:43 - Forum: Sosyoloji Bölümü - Yorum Yok

ku-so-un9-1.jpg
ku-so-un9-2.jpg
ku-so-un9-3.jpg
ku-so-un9-4.jpg
ku-so-un9-5.jpg


 
Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adınız:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 47,075
» Son Üye: sevdaturkmen
» Toplam Konular: 1,736
» Toplam Yorumlar: 4,853

Detaylı İstatistikler

Son Aktiviteler
Kỹ Thuật Trồng Mai Vàng Đ...
hohoaian | 21.11.2024, Saat:18:34
Kỹ Thuật Trồng Mai Vàng Đ...
hohoaian | 21.11.2024, Saat:18:21
sınav giriş yerleri
wimep39844 | 22.06.2024, Saat:06:47
Türk Siyasal Hayatı Ders ...
ralfziegler | 12.02.2022, Saat:08:56
Açıköğretim İktisat Okuma...
dvrzener | 25.12.2021, Saat:10:59
Atatürk İlkeleri ve İnkıl...
19666110572 | 25.10.2021, Saat:14:55
İş sağlığı ve Güvenliği (...
Davut34 | 22.12.2020, Saat:20:10
Ata Aöf Öğrenci Bilgilend...
Ceyhun | 22.11.2020, Saat:21:08
Kalem Mevzuatı 1-2-3-4. Ü...
Mahir.kara | 13.03.2020, Saat:06:00